Tolga fakültenin koridorunda hızlı hızlı koşuyordu. Sınava geç kalmıştı. Tam amfiye girecekken, acelecilik ve dikkatsizliğiyle koridordaki kalabalığa çarptı. Bu çarpmanın etkisiyle Tülin’in elindeki kitaplar koridora yayıldı. Tolga eğildi, utanarak, sıkılarak kitapları yerden topladı. Doğrulurken Tülin’e göz göze geldiler. Kısa bir an uzun bir asır gibi oldu.
—Affedersiniz, kusuruma bakmayınız, tamamen benim dikkatsizliğim, sınava geç kalmıştımda,
Bu arada Tolga Tülin’in gözlerindeki acıma hissiyle karışık masumiyeti gördü. Tülin’de Tolga’nın gözlerinde yaşama sevincini, sevgiyi gördü. Bir anda sınavı unuttular. Dünyaları bir hoş oldu. Uyarılar üzerine sınava girdiler. Tülin’de ayni amfide sınava girdi.
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim