MUKAYESE
Bir damlada göremediğimiz bir deniz gizli olduğu gibi,
koca dünyamızda, parçası olduğu büyüklüğünü kavrayamadığımız bu âlem, denize nispet edilse;
O denizde bir damla veya
sınırları tespit edilemeyen bir çölde
küçücük bir kum taneciği kadar bile değildir.
Her şeye mukayese edildiği nesneye göre,
büyük - küçük, zor - kolay, ağır - hafif, güzel veya çirkin denilebilir.
Mukayesesi mümkün olmayanın mahiyeti bilinemez.
Çünkü akıl sınırlıdır, sınırsızı kavrayamaz.
Kavrayamadığını anlayamaz, anlayamadığını anlatamaz.
Ancak sınırsız diye mahiyeti meçhul bir tarif yapar.
İnkârcılar inanmadıklarını değil,
kavrayamadıklarını, anlayamadıklarını, anlatamadıklarını inkâr ediyorlardır.
Oysa anlayanı ve anlaşılanı yaratan,
yaratmış olduğu akıl, his ve duygu sınırları içine kendisini sıkıştırıp mahkûm edermi?
İnsan için en şerefli vazife!
Kadınlar âleminin sultanı Rabia-i Adviye gibi,
Ey tüm varlıkların,
varlığını akıl sahiplerine tanıtmak için yaratıldığı,
bilinmesi, tanınması, izzeti ile sayılması, nimeti ile sevilmesi,
azameti ile korkulması, tehdidinden korunulması gereken vacibül vucut,
“SENİ ANLAYAMAMAK ANLAMAKTIR” manasına gelen
“MA AREFNAKE HAKKE MARİFETİKE YA MARUF” diyerek,
Azameti kibriyasının karşısında saygı ve muhabbet ile eğilmektir.
Kayıt Tarihi : 22.11.2008 14:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!