Değerli Dost,
Tövbe nedir sorusuna,
dini açıdan bakıldığında!
Her hangi sebeplerden dolayı,
Yüce yaratıcının emirlerine muhalif davranışlar içinde bulunan kimsenin,
o davranış ve tercihleri tek etmesi karşılığında adaleti mutlakın tecelli edeceği din gününde (Ahirette) verileceğine inanılan İlahi cezadan kurtuluş yolunu aramanın adıdır.
Dünyevi açıdan bakıldığında ise;
Mal, makam ve itibarımızı tehdit edip
insanı sevenlerinin nazarında küçük düşürücü davranışlara
son verme adına yapılan bir öz eleştiri, kayıpları geriye kazanmanın mücadelesidir.
Dini açıdan tövbenin kabulü için uyulması gereken şartlara bakalım.
1- Günahı terk etmek.
2- Yaptığına pişman olmak.
3- Bir daha yapmama adına bir irade ortaya koymak.
4- İşlenilen günahta kul hakkı var ise helallik istemek,
maddi bir zarar söz konusu olduğunda zararı tazmin etmek..
Hal böyle iken,
bizleri Allah nezdinde suçlu ve cezalı duruma düşüren günahlarımızı çoğunlukla terk etmiyor, işlediğimiz suçtan pişmanlık duymuyor, terk etme noktasında da her hangi bir gayret sarf etmiyor ve işin garip tarafı ise Allah’ın bizi affedip bağışlamasını da umuyor ve bekliyoruz.
Hak sahiplerini ise
onlara karşı işlenmiş suçtan haberdar olmadıklarından dolayı
hiç hesaba katmıyor ve dikkate değer bulmuyoruz.
Şimdi dünya iş ve ticareti adına tövbelerimizi nasılda kusursuz bir şekilde yerine getiriyoruz ona bakalım.
Bir ticarete teşebbüs ettiğimizde,
iş sarpa sarıp zarara gitmeye başladığında! ..
Zararın neresinden dönülürse kârdır diyerek;
Hemen o işi feshedip terk ediyoruz.
Sonrada öz eleştiri ile
Yahu başka iş mi yoktu?
Nereden bu işe bulaştım diye için, için pişmanlık yaşıyoruz.
Ve bir daha böyle yaramaz iş mi,
asla deyip kararlılığımızı ortaya koyuyoruz.
Evet,
Allah’a, Ahirete,
mizana, hesaba, cennet ve cehenneme,
inanıp İman ettiğini söyleyen değerli Dostlar! ..
Fani ve geçici bir dünya ticareti için;
Fıkıhtaki adı ile tabir caiz ise Nasuh tövbesi yaparken! ..
Ahiret adına, ahlak ve adalet adına, insaniyet ve İslamiyet adına,
bizi Allah huzurunda küçük düşüren sevimsiz bir konuma mahkûm eden,
sonuç itibariyle cehenneme mahkûm edebilecek olan günahlarımızdan tövbedeki isteksizliğimiz, samimiyetsizliğimiz, bizleri günahlarımızın af edilmesi sonucuna götürebilirmi?
Değerli dostlar!
Bize, hiç günah işlemeyin denmiyor.
Yaratılışımız itibariyle zaten bu mümkün değildir.
Ama mümkün olduğu kadar,
bilerek veya bilmeyerek az ve zorunlu olmadıkça günah işlememeye,
harama girmemeye azami dikkat gösterdikten sonra;
Farkına varınca
hemen tövbenin şartlarına riayet ile
istiğfar dileyerek bağışlanmayı talep edelim.
Bu konuda yine âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Efendiler Efendisi Hz. Muhammed Mustafa Sav. “VE ETB-İ SEYYİATİL HASENE” her günahın arkasından bir tövbe, her hatanın ardından bir özür, her zararın peşinden bir iyilik yapınız diyerek, kurtuluş yolunun kapısını işaret etmiyor mu?
Allah’ın bunca ikaz ve uyarılarına,
haramın bunca zarar ve kötülüklerine rağmen,
Zumer suresinin 53. ayetinde “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder.”
denildiğini HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ?
Kayıt Tarihi : 2.3.2010 15:50:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necdet Erem](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/03/02/h-d-037-tovbe-nedir.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!