Onlar ki; bollukta ve darlıkta infak ederler,
öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını bağışlarlar.
Allah, ihsan edenleri sever.3/134 (Al-i İmran)
Bütün dinler;
İnsanların düşünce ve davranışlarını insan onuruna yakışır bir çizgiye ulaştırıp, fıtratlarına kodlanmış olan behimi his (hayvani güdüler) ve mütecaviz duyguların ıslahı adına tek ve bir olan Yüce Yaratıcı Allah (cc.) tarafından vazedilmiş emir ve tavsiyeleri içeren ilahi talimatlar manzumesidir.
İslamiyet’te bu tanıma tabi olmakla beraber;
dünya ve ahiret karşılaştırma ve dengelemesinde dünyayı cennete, insanı da meleğe dönüştürerek, meleklerin makam ve mekânı, insanın vatani aslisi olan cennete ulaştıracak son ilahi ferman olan Kur-an pratiğinin adıdır.
Günümüz dünyasında teknolojinin insanlara sağladığı rahat ve nimetlerle, insanların vadedilmiş olan sonsuz haz ve mutluluklara ulaşması beklenirken, görebildiğimiz kadarı ile varlık içinde darlık, sıkıntı ve stres içinde bunalıyor ve kaoslar ile depresyonlara sürükleniyoruz.
Mallarımız ve imkânlarımız artıp hayat standardımız yükseldikçe;
hırsımız ve hasedimizde çoğalıp ne yapacağımızı şaşırıyor,
ne yetinmeyi biliyor, ne de paylaşmayı beceremiyoruz.
Doymazlık ve bencillik, her şeye sahip olma isteğimiz,
dünyada sınırlı ve kısacık bir ömrümüzün olduğunu hatırlamamıza imkân vermiyor.
Doymazlık Arapça tabiri ile HELMİN MEZİD sınırlarını zorluyor. (daha yokmu?)
Mal, makam düşkünlüğümüz zevk ve lezzet tiryakiliğimiz şiddetlendikçe nefsimizin isteklerine makul ölçülerde sınırlar koyacağımıza;
ateşi benzin ile söndürmeye, susuzluğumuzu deniz suyu ile teskin etmekten farkı olmayan yeni lezzet ve zevklerin peşine düşüyoruz.
Bütün insanlığı pençesinde kıvrandıran, hırsın doymazlığından, hasedin kıskançlığından ve adavet anaforundan kurtulmanın çarelerini, başından sonuna kadar sosyal ve ruhsal bütün problemlerin çözüm yollarını gösterip kurtuluş müjdesi sunan Kur-an denizinden yazımıza serlevha yaptığımız deryalar vusatinde (genişliğinde) bir damlaya müracaat ederek hayatı yaşanmaz hale getiren dünyayı daraltan sıkıntılarımıza çözüm aradık.
Gördük ki;
İnsanı yaratıp yaşatan, görüp gözeten,
her halinden haberdar olan Allah, (cc) bizleri unutmamış.
Bizi bencilliğimiz, hırsımız, hasedimiz ile baş başa bırakmamış.
Haset ateşini İNFAK ve İHSAN suyu ile söndürmemizi, hırs belasından KANAAT kalesine sığınmamızı, adavet fırtınasından AF ve MAĞFİRET limanına çıkmamızı emir ve tavsiye buyuruyor.
“ Onlar ki; bollukta ve darlıkta infak ederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını bağışlarlar. Allah, ihsan edenleri sever.(3/134 Al-i İmran.) ” mana ve meali ile bizlere Allah tarafından sevilmenin ölçüleri ile yollarını gösterip;
insanlığın dünya yaşamı süresince;
Ahlâk ve adaletin temin ve tesisinde değişmeyecek, değiştirilemeyecek
en etkin kuralları aksini düşünmeye imkân vermeyecek bir netlikte ortaya koyuyor.
Bir insanın Allah tarafından sevilmesi ise
hakkında HÜSN-Ü KABUL vazedilmesi manasına geldiğinden,
Allah’ı sevmek ve Allah tarafından sevilmek;
muhatabını her şey ve herkese sevgili olma ve sevimli görünme sonucuna götürür.
Allah tarafından sevilmenin yolu ise
Allah’ın kulları ile iyi geçinmek, onları sevmek ve sevindirmek ile elde edilebilir.
Bu ayeti kerimenin denizinden yansıyan peygamber sözlerine dikkat edelim.
Allahın kulları ile iyi geçininiz.
Yarım hurma ile de olsa cehennemden korununuz.
Mümin, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
Aklı doğru kullanmanın başı Allah’a imandan sonra insanları sevmektir.
Rehber sözleri ile herkesi birbiri ile güzel ve dostane ilişkilere,
insanlara hiçbir şekilde maddi veya manevi zarar vermemek için azami dikkate,
kendisi fakir ve muhtaç bile olsa, kendisinden daha fakirini bulup ihtiyacını gidermeye teşvik ve emir buyurup bir vücudun azaları diye tanımladığı hayatı düşmanlıklara zemin hazırlayacak kopmalardan, çatlaklardan ve kırılmalardan korumaya çalışıyor.
Evet,
Rahmet ve merhameti sonsuz bir Rabbimiz,
Şefkat ve şefaati günahkârları bile korumasına alan bir Peygamberimiz,
Geçmiş ve geleceği içinde bulunduran her zamanın ihtiyacına göre ufuk açan, yol gösteren,
his ve duyguları müspet istikametlere yönlendiren, ruhsal ihtiyaçlarımıza reçeteler sunup önümüze seren, dünya selametinin ahiret saadetinin şaşmaz PUSULASI KUR-AN’ımız var.
Evet, Allah’ı hakkiyle bildiyseniz, Peygamberi risalet makamında tanısaydınız,
Kur’anın nurlu yoluna girdiyseniz. İnsanların hayrı için insanlar içinden seçilenlerden olurdunuz.
(3/110)
Kayıt Tarihi : 17.6.2010 13:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Allah yardımciniz olsun hocam kutlarım...
Sevgilerin en yücesini ele aldığınız bu güzel yazınızı büyük bir haz alarak okudum üstadım...Allah sizden razı olsun..Ailelerin pek çoğunda ALLAH SEVGİSİ değil de ALLAH KORKUSUNUN biliçsizce aşılanmaya
çalışıldığını ibretle görüyoruz...BU güzel yazınızdan dolayı işte bu açıdan da teşekkür ediyorum saygı değer üstadım...
Mustafa EROL
TÜM YORUMLAR (5)