h.d 001 HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ Şiiri - Necdet ...

Necdet Erem
1570

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

h.d 001 HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ

Hiç düşündünüz mü?

Bütün varlıkların bir çakmak taşından çakan kıvılcım gibi, yüce yaratıcının ol emriyle start alarak bir anda ortaya çıktığını!

Hiç düşündünüz mü?

Yirmi birinci yüzyıl bilgi, birikim ve teknolojik imkânlarıyla daha yeni, yeni anlama imkânı sağladığı, big bang teorisinin bin dört yüz yıl önce “Ratkan fefetekna huma”
(enbiya 21/30) ayeti ile İslam dininin kutsal kitabı olan kur-an’da yer aldığını!

Üstünde yaşamakta olduğunuz, her şeyiyle çok mükemmel olarak tanzim edilerek,
atmosfer dediğiniz bir fanus içinde istifadenize sunulmuş olan dünyanızın
güneşten kopma bir ateş parçası olduğunu?

Merkezinde adına magma denilen cehennemin fokur, fokur kaynamakta olmasına rağmen, soğumuş kabuğu üzerinde nasıl güven ve emniyet içinde yaşadığınızı!

Bir ömür, içinde misafir edildiğiniz dünyanın durmadan dönmesine rağmen,
başınız dönmesin, mideniz bulanmasın diye dönüşünü sizden gizlediğini!

Hiç düşündünüz mü?

Çevrenizde her gün gördüğünüz tüm canlıların, cansız diye nitelediğiniz kapkara ve kupkuru bir topraktan nasıl yaratıldığını!

Yiyerek yaşamınızı devam ettirdiğiniz nimetlerin lezzetlerini, size tebessüm ederek bakan rengârenk çiçeklerin, çeşit, çeşit mis gibi kokularını, karpuzun, kavunun, portakalın, sair meyve ve sebzelerin kabuklarının kaliteli birer ambalaj görevi gördüğünü; bu meyvelerin tatlarının ve kokularının korunması için özellikle bu ambalajlar içinde sizin için paketlendiklerini!

Hiç düşündünüz mü?

Sizin dertlerinizi paylaşmak istiyormuşçasına çevrenizde uçuşan, cıvıl, cıvıl kuşların, başınızın üstünde kanat çırpan rengârenk kelebeklerin heyecanını!

Beslenmeniz için arının içtiği sudan tatlı balı, akrep ve yılanın aynı sudan öldürücü zehri nasıl ürettiğini!

Hiç düşündünüz mü?

Semadaki yağmur denizinin başınızdan aşağıya sel olup akmayıp, yağmuru yaratanın size olan sevgi, şefkat ve merhametinden dolayı damlalara bölünerek rahmete dönüştürdüğünü!

Mikro âlemden, makro âleme, yani atomlardan galaksilere varıncaya kadar,
canlı cansız her şeyin sizin ilgi ve bilgi alanınıza sunularak, sizden onlarla ilgilenmenizin, yaratılış sebeplerini ve varlık nedenlerini incelemenizin istenmiş olabileceğini!

Hiç düşündünüz mü?

Gece yarısı uyurken, ansızın meydana gelebilecek bir depremin, bulunduğunuz şehri, evinizi, arabanızı, işyerinizi yerle bir edebileceğini, dünyada sahip olduğunuz her şeyi birkaç saniye içinde kaybedebileceğinizi!

Hiç düşündünüz mü?

Zengin yatıp sabahleyin Kızılay yardım çadırında çorba kuyruğuna girebileceğinizi, belki birkaç yakınınızı kaybetmiş olmanıza rağmen, yıkılan evinizin enkazı arasında can vermediğinize, her şeye rağmen hala yaşamakta olduğunuza sevinebileceğinizi!

Hiç düşündünüz mü?

Hayatınızın büyük bir hızla gelip geçtiğini, bir gün güçten düşerek yaşlanacağınızı, güzelliğinizi, sağlığınızı, gücünüzü hiç farkına bile varmadan yavaş, yavaş kaybedeceğinizi ve kaybetmekte olduğunuzu!

Hiç beklemediğiniz bir anda kendinizi Allah'ın görevlendirdiği ölüm meleğinin karşısında bulup, bu dünyadan ayrılma zamanının geldiğini bildireceği anı!

Hiç düşündünüz mü?

Peki, insanların kısa sürede terk edecekleri bir dünyaya neden bu kadar çok bağlandıklarını!

Ve asıl yapmaları gerekenin, ebedi hayatta iyi bir yaşam standardı kazanabilmek için çaba gösterilmesi gerektiğini!

EDİSONUN GECELERİMİZE NUR SERPEN AMPULU KEŞFETMESİNE RAĞMEN, ÖLÜP HERKES GİBİ KABRİN KARANLIK DUVARLARI ARASINA TERKEDİLMİŞ HALİYLE SİZDEN AYDINLIK DUASI BEKLEDİĞİNİ.

HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ?

İnsan, Allah'ın düşünme yeteneğine sahip olarak yaratmış olduğu bildiğimiz tek varlıktır.

Ne var ki, insanların çoğunluğu bu çok önemli ve sair yaratıklar ile arasında statü farkı oluşturan yeteneği veriliş gayesine uygun işlerde gerektiği gibi kullanmazlar.

Hatta her insan için, yaşamın olmazsa olmazı olduğuna inandığım!

Yaratılış ve sebebini, yaşam ve sonucunu, hemen hemen hiç düşünmediklerini söyleyebileceğimiz insanların sayısı korkunç boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.

Yaratılış gayesini bilmeyenlerin, nasıl yaşamaları gerektiği hakkında isabetli bir nedenleri olabilirmi?

Oysa her insan, kendi iradesine tabi olmayan bir düşünme yetenek ve kapasitesine sahiptir.

İnsan bu kapasiteyi kullanmaya başladığında, o güne kadar fark edemediği gerçekler kendisi için açığa çıkmaya başlar.

Eşya ve hadiseler, görünen maddi yönlerinden ziyade gözle görülemeyip, akıl ile anlaşılan kalp ile his olunan, manevi birer mesaj niteliği taşıdığı gerçeğiyle yüz yüze gelir.

Bu düşüncede derinleştikçe, düşünme alanı genişler, kapasitesi gelişir.

Bütün eşya ve hadiseler arasındaki sebep sonuç ilişkilerini inceleme ve irdeleme merakı doymak bilmeyen bir arzu, bitmek bilmeyen bir lezzet atmosferine dönüşür.

Başıboşluktan, kıymetsizlikten, tesadüf oyuncaklığından kurtulup, kâinatın yaratılış sebebi sayılacak kadar önemli bir konuma yükselir.

Düşünen insan olmadan kâinatın olamayacağı, olsa bile bir mana ifade edemeyeceği gerçeğine çok basit sorgulamalar neticesinde ulaşılabilir.

İnsanın boyunu aşacak gibi büyük görünen bu iddia, zannedildiği kadar korkunç, korkulduğu kadar karmaşık değildir.

Yeter ki çevremize bırakılmış olan trafik levhaları niteliği taşıyan uyarıcıları, gereken dikkat ve hassasiyetle okuyup anlamaya çalışalım.

İşaretler bizi çağrıldığımız yere götürecektir.

Yani herhangi bir resmin, ressamın kalem veya fırçasından çıkarak sergi salonunda yer alması, resimde ortaya konulmaya çalışılan zarafet ve güzelliklerin tali maksatları olmakla beraber, en öncelikli ve önemli amacı, ressamın kimlik ve kişilik yeteneklerini gösterme arzusundan kaynaklandığı hükmüne varmak, dahi olmayı gerektirmeyecek kadar basit olsa bile düşünmeyi gerektirecek bir iştir.

Yeter ki insan düşünmesinin ve kafasını yormasının gerektiğinin farkına varsın.

Bu makalenin amacı, düşüncede önem ve öncelikli meselelerin tespitinde,
düşünülecek konu ve kavramların seçiminde yardımcı olmaktan ibarettir.

Çünkü düşünmeyen insan gerçeklerden tamamen uzak kalacak, tabi-i ihtiyaçların tetiklediği iç güdüsel yönelişleri düşünce zan edip, yanılgılar ve yanlışlıklar içinde gerçek amacından uzak bir hayat sürecektir.

Bunun sonucunda da dünyanın yaratılış amacını, yeryüzünde bulunuş sebebini anlayamadan değerli ömrünü tüketecektir.

Akıl ve mantık sahibi biz insanların, amaçsız, gayesiz ve maddi veya manevi ücretsiz hiç bir iş yapmadığımız gerçeğinden hareket edersek!

Bizi akıllı ve mantıklı yaratan Allah’ın da, hiç bir şeyi amaçsız, gayesiz ve hedefsiz yaratmış olduğu düşünülemez.

Madem her şeyi bir amaç istikametinde yaratmıştır, o zaman bizim için en önemli olan vazife, yaratılış gayemizi tespit ederek o gayeye uygun olarak yaşamaya gayret göstermek olmalıdır.

Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:

Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat 51/56) Ey insanlar sizi ve sizden öncekileri yaratan rabbinize ibadet ediniz. (Bakara 2/21)

Benzeri ayetlerden insanların ve cinlerin (akıl ilim ve irade sahibi olup kazanma ve kaybetme yeteneğine sahip yaratıkların.) yani düşünen akıl ilim ve irade sahibi yaratıkların Allah tarafından ibadet için yaratılmış oldukları anlaşılmaktadır.

Elbette ki yaratılışın biri yaratana, diğeri de yaratılana bakan iki yönü bulunmalıdır.

Yaratıcı kendisine bakan yönünü genelleme içinde, kendi varlığının bilinmesi, mülkünün olmayan ortaklara farazi bile olsa taksim edilmemesini, ona karşı muhabbetin ve itaatin sembolü olan ibadetin yapılması isteği ile birlikte, yaratmış olduğu mahlûkatının yaşam ihtiyaç ve imkânlarını temin etmek olarak belirleyip bildirmiştir.

Dolayısıyla her insanın başta kendisinin, daha sonra evrende gördüğü her şeyin ve yaşamı boyunca karşılaştığı ve karşılaşacağı her olayın yaratılış amacını düşünmesi gerekmektedir.

Fransız filozof Rene Descartes “DÜŞÜNÜYORUM ÖYLE İSE VARIM.” diyerek düşünmenin insan hayatındaki hayati önemin altını çizmiştir.

Bu iddiaya muhalefet olsun diye düşünmüyorsam yok mu olurum?
Diyen bazı aklı evvellere bizde; düşünerek varlıkların ve varlığının farkına varmayanların, varlığı ile yokluğu arasında bir fark yoktur desek acaba hakaret mi etmiş oluruz?

DÜŞÜNMEK!
Varlıkların, kendi varlığının, varlıkları var edenin varlığını fark edip, kendisine karşı, yaratılmışlara karşı, yaratıcıya karşı sorumluluğunu hissetme yeteneğinin adı olsa gerektir.

Hayata anlam, eşya ve hadiselere kıymet kazandıran bu önemli yeteneği, veriliş gayesi istikametinde kullanmayan bir insan gerçekleri ancak öldükten sonra düşüncesizce yaşanmış bir hayatın hesabını, her şeyi düşünce mutfağına malzeme olarak yaratan Allah'ın huzurunda verirken anlar!

Ama artık çok geç kalınmıştır.
O günkü pişmanlık sahibine bir fayda sağlamayacaktır.

O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda? der ki: “Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim.” (Fecr Suresi, 23-24)

Dünya ticarethanesine ömür sermayesi, ibadet emeği ile ebedi saadet kazanmak üzere gönderilmiş olabileceğinizi HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ?

Necdet Erem
Kayıt Tarihi : 23.12.2008 17:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yusuf Değirmenci
    Yusuf Değirmenci

    yaşamak nefes almak ve vermekse ben yaşamıyorum yaşamak varlğımı hatırlamak ve nedengeldiğimi nereyegideceğimi düşünmek se ben yaşıyorum yaşamak için düşünmek raştrmak sorgulamak yeni yeni şeyler öğrenerek kainatın sırlarınıçözmeye çalışmaktan ziyade his dünyamızında algılamalarının sebeplerinide düşnmektir yazıyı okurken hep düşünelerdinmiyim yoksa düşncesizce nefes alanlardınmıyım dye sordumkendime düşünüyorum çünkü hayvabdab farklı olmam için düşünüyorm çünkü varlığımı koruma için düşnüyorm çünkü neden leri sorgulamak için insanoğlu detaylı düşünse birbirne kötülğk yapmaz kollar sevgiyle açılır kucaklaşılır harika yazınızı paylaştığını için teşekkürler

    Cevap Yaz
  • Engin Demirci
    Engin Demirci


    Farklı kulvarları olmalı gecelerde, gündüze inat
    Uzandığında ruhlara tenleri konuşmalı tanımlananların
    Tek tek değinebilmek zorda olsa hafızalardan silinmemeli
    Yaşamımızda bir gün gelecek zamanın izindedir oysa
    Ulaşmak mümkün dua’ların secdesiyle ziyaretlerimize
    Veda sergilerimiz fotoğraflaşmamalı hoşlansakta
    Gerçek bakıyor dosdoğru oysa içine düşüyor hayatın
    Açıp kapatmalarımız kusursuz uyumu görmüyor kainatta
    Kusur aradıklarımız saklı kalması gereken ama günyüzüne çıkan herşey
    Huzursuz edici aksine yegane sessizliklerimiz kabrimiz
    Kendi kendimizden nasıl vazgeçebiliriz? Rücu’da
    Verilmis sözümüz var oysa bir avuç toprağa...
    y.ed....yüreğinize sağlık...

    Cevap Yaz
  • Gülsüm Kurun
    Gülsüm Kurun


    EDİSONUN GECELERİMİZE NUR SERPEN AMPULU KEŞFETMESİNE RAĞMEN ÖLÜP HERKES GİBİ KABRİN KARANLIK DUVARLARI ARASINA TERKEDİLMİŞ HALİYLE SENDEN AYDINLIK DUASI BEKLEDİĞİNİ.
    HİÇ DÜŞÜNDÜNMÜ?
    *********************************
    herkezin kabrin karanlık duvarları arasında
    terk edilmiş haliyle...............

    beklediğini mi düşünüyor sunuz ????????
    sakın yanılmış olmayasınız ?
    hesap günü - nedir sizce ?
    hesap sorucu olarak-kendi nefsin yeter ayeti ?????
    ne anlatmak istiyor ki bizlere..

    karanlık -gayb alemi*
    karanlık* cahillik* cehalet-
    karanlık kabir * kişinin kendini bilmemesi
    kendini bilmek se- rabbi bilmek ten geçer
    değil mi??????????
    neden acaba hala cehennem hissi ?
    pişmanlık -nedamet-
    sadece kıyamet te mi ?
    uyanmanın zamanı geldi
    cehennem den korkmayıp
    hakkın rahmetine sığınmak.
    rahman *ve rahim deyip
    yanacağım duygusuyla sarsılmak
    yaraşır mı islam ım diyene
    *****
    rasulümüz ne demişti biz dinleyenere
    arkanızda üç hayırlı dan birini
    bıraksanız yeter karanlık kabirde size..........
    **********
    kardeşim, kardeşlerim
    rabbimiz affı mağfireti her türlü sıfatına semiş.
    her birini- doğmadan önce
    kendi ruhundan üflemiş.
    insanlık adına hayırlı işler yapın ki
    şanınız ve şerefiniz yücelsin.
    her lambayı yaktığımda-
    çamaşırlarımı yıkadığımda.(makina)
    hayır duamı alıyorlar -
    o faydalı iş yapan insanlar.
    razı olanlar kadar- ışıkta olacaklar.
    ********
    hak der yine bir ayetinde.
    sizlerin suretiniz değil.
    özleriniz geçerlidir -diye.....
    evrensel- sevgi-hak indinde
    koşulsuz hizmet- rahman ismi şerifiyle.
    ayırım yapmadan - hayır dua* hep yürekte.....
    anlamadım.
    neden edison karanlık kabirde ?????????
    ******************
    düşünmek- en gerekli hizmet kişiye
    aklı olan kendini kurtarmaya çalışır - cehennemden kurtulayım diye.
    imanı olan sa- kendinden öte-
    hayırlı işler peşinde -

    günahı sevabı- arada bir perde.
    araf ise- aradakilerin hislerinde.
    acaba halim ne olacak diyenlere-

    olacaklar 14 asır önce den verilmiş ellerimize.
    ademden bu yana. olan biten her eylem-
    peyder pey- anlatılmakta ayetlerin diliyle.
    iyilik yapan zerre misali olsa.
    iyilik bulacak.
    şer olansa- şer ne imiş anlayacak.
    her nefeste ölüp, aldığımız nefesle hayat buluyoruz.
    saniye saniye.
    günlük ücret öder gibi. her gece. hesap verelim kendimize*
    amenerrasulü - ne güzel br metod değil mi ???????
    huzurlu uyku dileyen.
    bakara 286. mealiyle-
    kıyama hazırlar ruhu - ahiretten önce........................

    selam*
    doğru söze el fatiha-
    eksiklerimizi rabbim siz gibi melekelerle
    tamamlansın inşallah........
    rabbim doğrunun doğrusuna ulaştır her özden dualarımızla............
    ışığımızdan saygı minnet-
    siz yüreği has kullara...........

    Cevap Yaz
  • Zeynep Guenes
    Zeynep Guenes

    ... bunlar benim düsünemediklerimmis meger :((
    ...düsündüklerim ise, ne kadar hak ve hakikat olslarda bunlarin yaninda cüz-i kalioyr....

    Cevap Yaz
  • Jale Keskin
    Jale Keskin

    DÜŞÜNMEK! Varlığın, kendi varlığının, varlığı var edenin varlığını fark edip, kendine karşı, yaratılmışlara karşı, yaratıcıya karşı sorumluluğunu his etme yeteneğinin adı olsa gerektir.
    Hayata anlam, eşya ve hadiselere kıymet kazandıran bu önemli yeteneği, veriliş gayesi istikametinde kullanmayan bir insan gerçekleri ancak öldükten sonra Allah'ın huzurunda hesap verirken anlar!
    Ama artık çok geç kalmıştır.
    O gün pişmanlık kimseye bir fayda sağlamayacaktı.

    SORGULADIM BENLİĞİMİ O HESAP GÜNÜ NE HALDE OLACAĞIMIZI . DÜŞÜNDÜREN KALEMİ KUTLUYORUM.+10

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Necdet Erem