Hastane
/2/
Camın önünde ayakta duruyordu. Yüzü cama değecek kadar yakındı. Sırtı gözlerime dolarken boyu sanki daha uzun geldi.
Henüz iki hafta olmuş fakat aklımı her an huzursuz eden o adamı görmemek için kendime daha fazla engel olamamıştım. Sabah Selen’i arayıp
‘’bugün fatihe gideceğim dönüşte hastaneye uğrarım, eğer sonuçların çıkmışsa ararım gelirsin.’’ Dedim. Gitmek için bir sebep aramaktan ziyade gittiğim yeri bildirmeyi içimin bir tarafında mızmızlanan korku sebep olmuştu. Hastaneye vardığımda vakit ikindiydi. Ezan sesi yeni çekilmişti havadan. Güvenlikle göz göze gelmemiz dışında bir engel yaşamamıştım içeriye girerken. Fakat her binaya elimi kolumu sallayarak giremeyeceğimi biliyordum. Beyaz bir önlük yürütme fikri kendime yaptığım bir espriydi ve işe de yaramıştı. Gülümsedim… Bir kaldırımın en tenha köşesine oturup nefes almaya çalıştım… İnsanlar bir kumaşın tutmayan deseni gibi akıyorlardı. Hepsi bir renk hepsi ayrı ayrı renk… Dizlerimi iyice kendime çekip üzerine kolumu onun üzerine de çenemi koyduğumda karşı bankın altında bana göz kırpan şeyi gördüm. Kalktım tek bir hamle ile bankın altındaki refakatçi kartını alıp etrafa baktım. Sadece baktım, sorgulamadan baktım ve ağzımı bile açmadım…
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.