Bekçisiyiz Vatanın
Şu hayvanlar âlemi, yurt tutarken toprağı;
Anlamaz nasipsizler, tutuşmaya köz gerek.
Ağaç bile iniler, yel alırken yaprağı;
Kan emen sülüklere, kokuşmadan tuz gerek.
Harami haramiyi, dönmüş mezatta bulmuş;
Kıymet bilmez şakiler; enternasyonal olmuş.
Diktirmiş yırtığını, kasası haram dolmuş;
Ar damarı çatlamış, utanmaya yüz gerek.
Devlet kuşu misali, başımıza konan var;
İçinde ermenisi, yahudisi, yunan var.
Necasetten feyz alıp, türlü nimet sunan var;
Taharetsiz döngeli, görmek için göz gerek.
Her saça tarak olup, hayâsızca yılışan;
Kokusunu çevreye, sindirmeye çalışan.
Bilir ki insanoğlu, dönek olur alışan.
Islatınca altını, ithal malı bez gerek.
Dayıları pohpohlar, gelmez gönye pergele;
Sahibinden korkunca, yala gelmez hergele;
İnmeli ensesine, dünya başa dar gele;
Hedefi tespit yetmez, gözden sonra gez gerek.
Tek sermayem bir canım, helal ettim vatana;
En derin saygılarım, şehitlikte yatana.
Selam olsun bir ömür, bir ders alıp tutana;
Sözüm mahcup edecek, daha evla söz gerek.
Ölümlerle eğleşen, bekçisiyiz vatanın;
Defterleri dürülür, Vuslatî ye çatanın.
Benim vergilerimle, bana kurşun sıkanın;
Yerken yağlı börekten, kesilmesi tez gerek.
25.12.2007
O.ÖCAL
Bu vatan bizimdir bizim kalacak duyun bunu
Benden nasihat olsun akılınız bir köşesine koyun bunu,
Kardeşi kardeşe düşüren kahpe bir oyun bu,
İlelebet Türk’üz Türk doğduk Türk yaşarız soyum bu
Vatanı namusumuz arımız sayarız sorma huyum bu..........bilal özcan
Nutuk atar haramı havut ile yutanlar,
Gazi,şehit sınırda can ortaya atanlar,
Vatan millet sakarya sırt üstünde yatanlar,
Emir verir yetime ölmesinden haz demek...Mehmet göden
İhanet edenlerin, vatan bölmek gayesi,
Kandırılmış insana, köpek yalı payesi,
Elimizden gitmişken, Karabağ, Suriyesi,
Kardeşlik bilmeyene, yağlı urgan az gerek...İSMAİL UZUN.
Vatan toprağıma kem göz ile bakana
Askerimi değersiz bilip kurşun sıkana
Şanlı bayrağımı parçalayıp yakanlara
Duy işte! tek karışını alamazsın bilmeniz gerek...NEŞE TURHAN
Bu memleket ki bu milletin malıdır
Bu memleket ki bu milletin kanıdır
Bu milletin geçmişidir bu günüdür
...Yarınki hürriyeti özgürlüğüdür...
...Ki bedeli kandır ki bedeli candır...
Yetmez kimsenin ne kanı ne de canı
Almaya bizden bu mukaddes vatanı
.Bu vatan bizimdir bizim kalacaktır.........SEYİT ERTÜRK.
Namertler
Gönül bahçemde güller artık siyah açıyor
Nasıl da ülkemize saldırıyor namertler
Görünce Mehmet’imi fersah fersah kaçıyor
Tırsınca tabanını kaldırıyor namertler
Ulusal kader diye kandır dur milletini
Kaymağını kendin ye halka sun zilletini
Köye sakın indirme bulaşan illetini
Durmadan torbasını çaldırıyor namertler
Birlikte gemideyiz yiyin için semirin
Arada fare gibi dip köşeyi kemirin
Çürüdüm demez çürür dili yoktur demirin
Aba altından sopa kaldırıyor namertler
Halkım dediğin halkı kurşuna hedef ettin
Milletim yok ol diyor artık canıma yettin
Sen nereden türedin hangi tarlada bittin
AB den mi tohumu aldırıyor namertler
İnsanlıkta gözün yok dağlarda in mekanın
Elbet ürünü budur ipotekli zekanın
Kamp kursan ki ne yazar dört yanını bekanın
Devamlı milletini kandırıyor namertler
Semahi emperyalist ülkelerin önünde
Piyondur bunlar piyon istekleri yönünde
Nice cana kıydılar haftanın her gününde
Kan emen sülükleri andırıyor namertler
EROL DURAN
Osman ÖcalKayıt Tarihi : 25.12.2007 21:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
KİM Kİ BİLMİYOR İSE DEĞERİNİ VATANIN; HAYIR GELMEZ NESLİNE YABAN ELİ TUTANIN....
DUYARLI YÜREĞİNİ KUTLARIM GÖNÜL DOSTU.. KISA BİR UYARLAMAMI PAYLAŞSAM UMARIM UKALALIK ETMİŞ OLMAM..
Adamın biri, bakmış ağacın başında bir adam.. Altında bir sürü adem ona biat etmiş, yönü ona ibadet ediyor. Yat diyorlar yatıyor kalk diyor, insanlar da kalkıyor. Kimsi de ‘vatan’, kimisi ‘İslam sizinle gurur duyuyor! ’ diye, çığırışıp duruyor.. Ancak öyle bir kokuyorlarmış ki.. burnunun direği kopacak.. Ancak yukardaki ne belli etmemek için burnunu da kapayamamış..
Adam
- Şefaat ya Ya Allahın resulü, sen ne yapıyon orda demiş.
Ağacın başındaki adam:
- Ne resulü birader ben insanım, demiş. Beni tanımadın mı? Muhallebi lideri TEMİZ ÇArKAL, ‘r’ si küçük yazılır ha eyi belle demiş..
Adam bir anlam verememiş, şaşırmış şaşırmasına ama bakmış ki ağacın üst dalında da birisi daha var. Ha bire insanım diyen, temiz çarkala’a ağaçtan kopardığı meyveleri, cebinden çıkardığı nohut, fasülye ile vurup duruyor. Bir yandan da;
- ‘Çarkal imiş! Şuna şu aslanın kırıntısına konan, AÇ KALINCA kendi yavrularını yiyen, tilkinin emmioğlu çakal desenize!
- diye alay edip durur.. Yere düşen kömür parçalarını, fasülye tanelerin kapışmak için biribirini ezen halk da ‘yaşşaa,..seninle gurur duyuyor, diye bağırıp duruyormuş..
Adam, şaşırmış, Bu hem insanların, hem muhallebi liderinin üstünde olduğuna göre; Demek ki ahir zaman gelmiş. Bu da Deccal veya Mehdi dir, demiş.
-Şefaat ya Ya resulullah! orada ne yapıyon?
demiş.
Temiz Çarkala vurup duran adam, bu adamı kendisiyle dalga geçen bir muhabir sanıp
-Kendine gel ben ey kafir, Ne bu saygısızlık, ben Resul felan değilim!
diye öyle bir gürlemiş ki..
Adam, büyük bir günah işlediğinden korkup:
-Affet ya Allahım, seni tanıyamadım,
Ağacın başındaki
Ula ne konuşuyon bire kefere oğlu kefere! Bana Hasımkaşağılı, NAMIDEĞER:HİÇAP TAYIN ERSOYAN derler! Bu böyle bülüne! Bak bana küfrettirme…İnersem şimdi..Ananıda… al git..
Adam, bir anlam verememiş. Bu kendini Allah’tan da büyük görüyor. Galiba bu padişah diye düşünmüş. Anlamak için:
-Ya devletlim, ağacın içi karanlık ya, tanıyamadım. kusura kalma bu millet padişahımızı devirdi yenisine yalakalık ediyor sandım.. Sen hangi padişahsın
diye bir zarf atmak istemiş..
Yukadaki önce bütün gücüyle bir yellemiş, Yediği bütün haltların kokusu meydanı kaplamış.Sonra tekrar gürlemiş:
-Ne padişahı ulan! Ben insanım.. Bak sövdürme bana. Koskoca bir ülkenin Baş soğanını tanımadın mı.. Artislik etme! Ananı da al s…(dııt) git! Hele bir söyle bakıyım, sen hangi medyadansın?
Ula maliyeciler, tez şu adamın künyesini alın. Almazsanız ben sizin şeyinizi alırım.
diye gürlemiş..
Bu sefer durumu anlayan adam öyle bir gürlemiş ki, o yerde ‘’vaaaatan seninle.., vur vur..dinlesin,, söyle kimlesin,..’’ diyenlerin nutku kurumuş, gözlerinden düşen şimşeği görenler birden yere yığıla kalmış
- Bire Kefere de sizsiniz, başka şey de sizsiniz.
- Biriniz başsoyanım, diğeri muhallebi lideriyim diyorsunuz. Bir de insanım diyorsunuz. Madem insansınız; şöyle insan gibi halkın içinde, insan seviyesinde olsanıza. Öyle yükseklerde halkın tepesinde ne işiniz var?
Yukardakiler bu sesin şiddetinden mi yoksa şaşkınlıklarından mı aşağı mamoş eriği gibi adamın önüne dökülüp, manda boku gibi yere yapışmışlar..
Adam tepelerine gelip;
-Yahu Allah aşkına ben bile çıkamadım oraya, bu yürekle siz nasıl çıktınız?
Yerdekiler bakar ki tepelerindeki adam hiçte öyle gördükleri bildikleri birine benzemez. Kartal bakışlı, Cebrail gibi biri..
Halktan medet umarlar. Ama bakarlar ki az önce alkışlayan, yalakalık yaparak, gaz vererek, şişirerek onları baştan çıkaran o halktan bir Allah’ın kulu kalmamış.. Kimi kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp sıvışmış. Kimi de hemen taraf değiştirmiş. Kimide korkusundan belediye zehiri yemiş sinek gibi bir yerlere savrulup düşmüş. Kimi ise yelkenleri koyuvermiş, don anları ıslak tir tir titriyor..
Bizim yalancı kahramanlar dersen: beti benzi atmış, akı bokuna karışmış vaziyette, …
Başsoğan biraz toparlanıp:
- Valla benim işim değil efendim.. Ben kiiim, buraya çıkmak kim. Puşh efendinin kurbanıyım. Valla biz çıkmadık efendim!
O dediki:
-Bak seni deliğe süpürecektim ama şu rehberin kargana dua et.. Şu kadar para sana, şu kadar yazar, mazar emrinde. Beyleyken beyle yapacaksın. Ben de eyleyken eyle yaptım. O söyledi ben yaptım.. Birde baktık ki… millet bizi bu BAŞSOYAN MAKAMINA getirmiş.
Şu yanımdaki hortlak görmüş gibi beleren ise tam bir Atatürk taklitçisiydi. Onun mirasına kondu.. onmasın. Ben balık tutmasını bilmezdim. ağaca çıkmama da o sebep oldu. Değilse ben kiiim; BAŞSOĞAN, pardon BAŞSOYAN olmak kim..
YALANINM VARSA, ALLAH KURAN ÇARPSIN,
Bizi millet seçti zorla bu halk çıkardı kavağa..
Adam birden sarardı, sendeler gibi oldu..gözleri bulutlandı..
-Millet mi, halk mı?
Ani bir kararla geldiği yere doğru dönüp yürümeye başladı. kalpaklı başı hafif öne eğilmişti, Gerilmiş yay gibiydi. Elini çenesine koyup, düşüne düşüne uzaklaşamaya başladı..
Millet mi? Halk mı? Millet mi? Ben size ölmeyi.. dahili ve harici düşmanlar memeleketin..Muhtaç olduğun kutret…. Sesi uzaklaştıkça burgu gibi oradakilerin kulağını deliyordu adete.
O Sırada yerde yatan TEMİZ ÇAyKAL da ayılmıştı ve ancak oturma vaziyetine gelmişti. Ben bu adamı tanıyorum amma nerden diye hafızasına küfredip duruyordu..
Yanındaki baş soyana, sinek vızıltısını andıran bir sesle
-Yahu başsoyan, ben bu adamı bir yerden gözüm ısırıyor ama..Sen hiç daha önce gördün mü
Kendini biraz olsun toparlayan BAŞSOYAN arkasından:
-Peki ama sen kimsin?
dedi. Ama dediğine de bin pişman olmuştu.
Adam, omzunun üstünden gerideki perişanlara gözlerinden çakmak çakmak, şimşek gibi bir bakış fırlatarak:
-MAREŞAL, BAŞKOMUTAN, GAZİ, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK…
MAHMUT NAZİK 20.02. 2009 MERSİN
İçinde ermeni‘si, Yahudi‘si, yunan var.
Necasetten feyiz alıp, türlü nimet sunan var;
Taharetsiz döngeli, görmek için göz gerek.
********
Garibanlara sadaka, körlere de falaka gerek!
Harika bir çalışma tebrikler....
Allah‘a emanet olun.
Saygılarımla F.Dizdar
yüreyin sadetle dolsun
TÜM YORUMLAR (86)