_'Elif 'gibi dik olmaktı boşuna izah, h/âlâ kapındayım._
Pejmurde gönül ne laf anlamazsın! Varlığından bi-haberken neden bu doymazlığın? ' Yine gel ' hitabından mıdır bu ukalalığın? Sevgiliye sürünerek değil koşarak gidilmeli... Susmuş bütün âlem ezan deminde, kibrin yakmış dilini var mıyor söylemeye.
_Ârş-ı azama açılır eşiğin, özgürlüğün taçını giydiğim gün_
Çöreklenmiş yüzümde kokar ezik nağmeler
Mahşer korkusu sinmiş gözyaşlarım mücrim titrer
Bakire dilimde ciğer yanığı sitemler
Ah! çöle ne hacet
Sandukamda
Kurudu azap yüklü ahiretlik veballer
Anlayacağınız, kaçak bir firari
Ey’vahlarla
Kapındayım
_Riya seferindeki beden, sırnaşma boşuna payın yok bu kapıda_
Başka kapım yok!
Ey sevgili; Sustu gök kubbem
Ab-ı kevser kapısının ardındasın mâdem
Zaaflarım bağırıyor, yedi düvelden
Taneleme beni nefesden
Kara-gül değil bilirim yüküm
Var mı nasibim ahiretteki yemekten?
is’yanım
Sınır bilmez, âr dehlizin de
Derviş demindeyim demek ister.
_Boşuna tenhalara kandil, acizliğimin pınarını aydınlatmayın_
Kızılca kıyamet hâller omuzumda saklı
Hayatın çekilmeyen ibresi boğazımı yaktı
Tek sözünle yedi kat gök hicaba kalktı
Bayram kokulu ellerinle söke döke
Dolsun şarabın göz kapaklarıma.
Ey cihan sahibi!
Beş para etmeyen, mırıltılı beni
İnşirah’la örtbas et!
Bâ’nın şatafatı altında
_ Canımın otağına refakat et, bir defalık Cennet’e ordan bakalım _
Sema CobanKayıt Tarihi : 18.11.2008 14:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Geldi yine aşk fukaran...

TÜM YORUMLAR (2)