Kİilit vurduğum saçların
Islak yağmurlarda dalgalanır
Ay ışığında parlar ellerin
Dokunur sesi katedrallere
Çarmıha gerileni uyandırır
Üzüm bağından koparılan,
Bir şarabın rengi
Siyah bir damlanın
Mateminde, eskiyen ay
Sabahın kuytuluğunda
Yollara düşen hüzün
Saklanır kuytu karanlığa,
Sır ve günah
Ateşi kırbaçlayan
Teni kesen
Güneşin kararttığı kumlar
Neye azad edilen ışıklar
Fırtınalı denizin
Neye üfürdüğü ses
Dalgalanıyor ab-ı hayat
Özgür denizler gibi
Ey bağrı yanık rüzgar
Taş gözlü dağlardan
Sonsuzluğa akan mavi gözlerin
Ne Dicley'i durdurur ne Fırat'ı
Penceremden gelen kar
Ağlar mısın?
Işıktan bir güvercin doğacaksa
Her sabah kapında
Mavi bir gök altında
Güneşin tebessümleri içinde
Ve ben bağlanmayacaksam hiçbirşeye ölürcesine
Tadarım bu tatlı esintinin mutluluğunu
Yıkanır gülüşleri bıçakla bilenmiş haydut
Biçilmiş kaftanı üstüne giymiş gözcü
Bilediği akrebin dişi
Yol sanır
Hudutsuzdur bağrında sakladığı cevher
Toprak evlerin kapılarında
Ses geçirmeyen levhalarında gizli
Geçmişten geleceğe uzanan satırlar
Beyaz alevli gecenin sesi
Mum kapılı sokaklarda yankılanır
Lilithin akşama dönüşümü
Saçlarında soyundu
Yılanların zehirleri geceye,
Asit yağmuru
Kırık kanatların asıldığı
Sayfaların görünmez çizgilerinde
Kelebek ömrü
Kaybedilen kumar masasında
Yitirilmiş çocuk düşleri
Kurmaca düzen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!