Zamanın, içinde durduğu takvimlerden sıyrılınca an’ın cismi, bir sen kaldın mayınlı gülüşleri sonsuzluğun hüznüne ayarlı. Kum saatinin belinden süzülen kumlarla saçlarını tarayan senin rüyanın melekleriydi. Ötelere gitmenin sızısıyla kıvranırken kendi avuçlarında, tuvallere sığmayan acılarındı kabullendiğim susuş. Bi bilsen..! Hayalin perdesini yırttım; görünen görünmeyendi. Aşkın perdesini yırttım; görünmeyen görünendi. Kendi perdemi yırttım hayadan uzak kahkahalarla; görünen aşktı, görünmeyen sen. Yolları uzatıp ömrüne, bir mim sesiyle ağlamayı öğretirken aşka, noktanın saklandığı elifi buldum noktanın içinde. Noktaysa elifin uçurum çiçeğiydi temmuz günlerinde. Dokunduğun yerlerimde kederden izler buldum. Sakıncalı bir haritanın başkentiydi düşlerin. Hasretine sarılıp uyurken gözkapaklarım, düştüğüm kuyuda aşktan çıkamadım. Kahrımın kenarına intihar notu ekleyip aklımın arka odalarında cesetleşmeden yaşamakta neyin nesiydi?
Kanım dondu aşkından. Ruhum yandı yokluğuna duyduğum aşktan. Bir gözyaşıyla geçip gitsen ya kentin yağmuruna sığınan yaralanmalarından… Her ecel aşka yakışır da kaderinde ayrılığın okunduğu aşka yakışmaz ecel. Çünkü aşk bir defa ölür. Olacak olan varlıktı gözlerin her an olmayacakmış gibi. İçimi açmayan anahtarlara kilitli kaldım. Kırk beşlik ampullerin kirli nefesinde yonttum sana dair kelimelerimi. Sırrın kördüğümünde sesin takıldı dilime. Bir şiirin yanağında ezberledim çocukluğundan yaralı ömrünü. Sana doğru koştukça bülbülün ahı battı çırılçıplak ruhuma. Sana toplandı acılarım; oysa lime lime edilmişti sevmeden gömdüğüm bedenim. Bakma öyle susarcasına, içimde gördüğün kırıklar aynalardan emanet bana. Miratıma ezel olmak ağır gelmez aşkın bütün isimlerini kendinde toplayan sana.
Yüzünü kolaçan ederek yürüdüm ardın sıra be sevgili. Düşte görülecek kadar asi ve imkânsız, gerçek olacak kadar acımasız bir tebessümdün. Açıklanamaz varlığınla yok diye anılması gerekendi güzelliğin. Bir vuslat, bir ayrılık, bir hüzün ve bir sevinçtin. Sen bunca güzelliğinle aşkın zıddıydın da aşkın kendisiyle kaim olan zıddı neydi? Çözemedim berhayat diye bilinen senin sen olmayanını. Meali sona saklanmış cümlelerle anlattım kapısı açılmamış baharın kıştan evvel yaşlandığını. Gelip geçen / delip geçen yara mıydı yoksa aşk mıydı? Sensizlik aşkın ötenazi isteyen feryadıydı, imdat sesli yalvarışıydı; duymamak için sağır bir gecenin yıldızlarını kaydırdım saçlarında. Kan hummalı titreyişlerde benden sonra yaratılan seni aşkla hatırladım. Senden kaçsam aşk, sana koşsam aşktı. Ben sende bildim; seni sevmek yönsüzlük ve yön, yurtsuzluk ve yurtmuş. Cinnet şeridinde gözlerin cennet; bu kadar delirirken haklıydım elbet.
Aslımın vesikasını yitirdim tufanında. Kıyamete ramaktı ellerinin yaz sıcaklığı. Gülüşün kan tutmalı bir öldürme şekli. Çok değil, en fazla yazgımsın.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta