Açıl denildiğinde zaman penceresine
Gönülden bir yol aldım güzeller ülkesine
İlk girişi ülkenin meşhur Leyla Sokağı
Etrafı çevrelemiş Ferhat’ın sıra dağı
Unutmak yazık olur yanık mecnun çölünü
Nere baksan görürsün kor Kerem’in külünü
Romeonun Julieti sevdiği meşhur kale
Hala yok edilmemiş seneler geçse bile
Bir de prensesi var bu ülkenin pamuktan
Halkına bilgi vermiş bu zavallı konuktan
Tellallar haber salmış düellosu var aşkın
Görsün sevda ne imiş görsün bu cahil şaşkın
Güzeller ülkesinde aşkın düellosu var
Kim galip gelecekse onunki hakiki yar
—
Bay Romeo unutmuş çoktan bayan Julieti
Zira imansız aşkın sakat cibilliyeti
Evvel Mecnun çağırdı davet etti çölüne
Bu çölde bir ot bitmez bu da böyle biline
Yine Mecnun söyledi burası bir bağ idi
Aşkımdan harab oldu bu toprak hep sağ idi
Mecnuna tek kelime söylemeye gerek yok
Çok duydum bu lafları cümlesine karnım tok
İşte beyler Mecnunu yere böyle devirdim
Bir damla gözyaşımla çölü bağa çevirdim
Ferhat çıktı karşıma gösterdi sıra dağı
Dertgâhiye o dağlar sanki örümcek ağı
Ferhatın ayakları gördüm yere çakıldı
Bir of çektim koskoca sıra dağı yıkıldı
Sardılar etrafımı şimdi yedi cüceler
Bin cüceden korkar mı aşık olan yüceler
Yedisini midemde bir güzel ettim hazım
Keramet keyfiyette kemmiyet neme lazım
Görünce tüm aşıklar fos çıktı prensesin
Sıra geldi hesabını görmeye o prensin
Beyaz atın üstünde prensesine dönüp
Ayrılacağız dedi eğer gelirse galip
Büyük lokma ye ama söyleme büyük sözü
Öğrenemedi hala nasıl kör aşkın gözü
Ne bir prens görür o ne de güzel prenses
Duyuldu semalardan kutlu mübarek bir ses
Haykırdı güzeller ülkesinin işte cesur fatihi
Gerçekten aşkı bilen kalpten seven Dertgâhi
Kayıt Tarihi : 19.8.2020 22:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!