Medine yoluna çıkarken dünyaya yumdum gözümü
Mescid-i Nebevî'ye varınca açtım gönlümü
Yeşil Kûbbe'nin altında erittin cürmümü
Salat ve selamla Resulullah'a döndüm yüzümü..
Ebûbekir'in sadakatini Ali'nin yiğitliğini
Kûba'nın sevincini Kıbleteyn'in itaatini
Hendek'in açlığını Uhud'un hüznünü
Ensar'ın torunlarıyla secdeye sürdüm yüzümü..
Sinemde Rasulullah'tan ayrılmanın hüznü
Aşkla Beytullah'a giderken ihrama büründü
Mescid-i Haram'a gitmek rüyaydı düştü
Lebbeyk diyerek Kâbe'ye kaldırdım yüzümü..
Araftaydım, Arafat'ta buldum esas yönümü
Sevr'e sığındım Hira'da andım Resul'ümü
Mina'da nefsime taş Müzdelife'de gözüme yaş düştü
Mültezem'e dayarken göğsümü eğdim yüzümü..
Vuslatı bekledim tam otuz yedi sene
Hicran ne çabuk geldi doymazken cemâline
Eyy Allah'ın Resulü şefaat et ümmetine
Davet ettin Hamd sanadır Allah Azze ve Celle..
Şimdi sorarlar nedir bu halin nicedir ahvalin
Güzelin en güzelini gördüm nasıl izah edeyim
Gözüme inen perde değil Beytullah'ın örtüsü
Ebeden ve daimen Elhamdülillahi Rabbil Alemin..
Kayıt Tarihi : 1.3.2024 09:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!