Görmez olaydım, aktı gözümün seli
Görünmez olmuş, sıra sıra kavaklar
Su ile dolmuş, güzelim Yusufeli
Virane olmuş, o gezdiğim sokaklar
Öyle sessiz, öyle mahsun duruyor ki
Eski Yusufeli, sanki gelmiş tuşa
Canlılığını, öyle bir kaybetmiş ki
Rastlamadım ben, bir tane uçan kuşa
Yapmışlar nehirin önüne, bir HES
Yutmuş sular, ilçenin her bir yerini
Yastığını, yorganını alan her kes
Mecburen terk etmiş, göz nuru evini
Artık akmıyor ırmaklar, coşa coşa
Bir daha gelmez, o güzellikler geri
Çok yazık, çok günah oldu, gitti boşa
Onca fakir fukaranın, alın teri
Tüm halkı yerleştirmişler, yüksek dağa
Ne bir tarlası var, ne de bir bostanı
Benzemiyor orası, hiç yeşil bağa
Andırmıyor hiç bir yeri, gülistanı
Açıkçası gitmedi hiç, benim hoşa
Yusufeli'nin, yeni yerleşim yeri
Artık gelemem oraya, koşa koşa
Gönlümde olsa da, çok özel bir yeri
Ah pehlivanlar diyarı, Yusufeli
Hiç bir yer dolduramaz, senin yerini
Hiç hissetmiyorum, kendimi neşeli
Nasıl unuturum, güzel suretini
Bundan sonra, kara hüzünlü olacak
Kıraç Yusufeli'nde, her gün akşamlar
O hüzünlü gözler, yaşlarla dolacak
Akıla gelince, o eski zamanlar
Düşünceler aldı beni, derin derin
Böyle acıklı mı olacaktı, sonun
Kalmamış sığınacak, gölgeli yerin
Kesilmiş tüm ağaçların, olmuş odun
Aklıma gelince, yaşanan anılar
Üzüntüden söndü, gözlerimin feri
Bu gidişle saracak beni, kahırlar
Kalacağım hepten, bir kemik bir deri
Ne yapalım, böyle uygun görmüş Krallar
Büyük devlet baba yapmış, baraj yeri
Belki zamanla, gölü sarar martılar
Yeni ilçede olur, panayır yeri
Kayıt Tarihi : 23.1.2022 02:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!