Güzel Zamanlar Bulmak İçin

güzel zamanlar bulmak için
doğdum bu dünyaya...
bekledim;
en nihayetinde,
eve dönmem şartıyla
salıverdi beni allah...
bir nevi çarşı izni...
ya da
şartlı tahliye...
zamanın kemeri
her saniye
daha bir güçlü sıkıyor ömrümü...
nefes almakta güçlük çekmeye başladım desem yeridir...
ama ne tuhaf ki
bir oğul hala yok ellerimde...
dünya sorumluluklarını getirmiyor yerine...
sus payı niyetine
bal çalıyor dilime...
tadı acı,
ben desem de tatlıyı,
dilim yanıyor,
dediğim yanıyor,
kurtuluş toprakta diye
söylüyor gaipten bir ses...
kurtuluş toprakta...
öl diyor, öl diyor...
ölecek yer arıyorum...
toprak içimde, tenimde...
tenimde yer arıyorum,
etimi örtecek...
kulaklarım ya da kollarım olabilir mi?
iyisi mi gözkapaklarım...
iyi niyetler sokağıydı burası...
aynı ay'ın parlattığı bir mecra...
aynı güneş'in yaktığı bir
kazan...
çeşmeleri
ha tükendi ha tükenecek...
yağan yağmur ve
eriyen karlar için
sevindiğimiz,
bir martının yavrusunu yerken
şaşkınlık ve vahşet
arasında tökezlediğimiz,
amazon'u ve passific'i
coğrafya kitaplarından,
nemrut'u soğuktan tanıdığımız,
annemizden gayrı
herkesin öldüğü bir
alem...
muhammed'in kanının
bu topraklara düşmediği,
isa'nın çarmıha gerilmediği
bir çölmüş burası...
soğuk...
daha çok sual var kafamda:
gökyüzü mesela,
niye kara görünmez gözüme..?
mavi, cennetin rengi midir yoksa..?
acele başka bulmalıyım...
kırmızı, kanın;
o olmaz...
beyaz kefenin,
siyah ölümün...
hayır onlar da değil...
nerde bu renkler..?
hepsi nereye kayboldu bunların..?
neden etim eskiyor ki..?
alıp veremediği ne var ki zamanın benle..?
bütün bunlar
bana neden reva..?
elle tutulur bir suçum yok
nefes almaktan başka...
hayallerimi saymazsam...
kuşlar uçuyor,
kuşlar uçuyor...
ruhum romantik sloganlar atacak
bu mevsimde...
görmeye tövbeliyim ama,
bir kadın gölgesi bile;
annem, sütünü keseli beri...
musalla müsait...
tüm canavarları
temizlemek için içimdeki...
varsa olsun
havanın ya da suyun tüm
renkleri
cennette; cennetin...
KAVİYY... a.t.b.w