Bir noktayı görmedim, göz’üm kör oldu.
Bir virgülü görmedin, baban gibi eşek oldun…
…
“Ayrıntılar teferruatta saklıdır.”
Dediğiniz gibi “bir nokta göz’ü kör eder.”
Hayatta öyle değil mi sanki… Çoğu zaman insanlar kendi gerçek yüzlerini maskelemezler mi?
Bir çay bahane misali tanımak için sohbete ihtiyaç duymaz mıyız? .. Hep söylenilen kelimeleri ölçüp tartmaz mıyız? Satır aralarını okumaya çalışmaz mıyız? .. Yaptığımız konuşmaları, geceler boyunca kendi kendimize yorumlamaz mıyız? .. Bir nokta misali, vurgulamalara, tonlamalara; jestlere, mimiklere anlamlar yüklemez miyiz? .. Vücut dilini, ses tonuyla birleştirmez miyiz? ..
İşte bütün bunlar sözlü hayatın, akıp giden hayatın noktaları, virgülleri, soru işaretleri değil mi sanki? ..
Bunun için gerçekler teferruatta gizlidir demek çok doğru bir tespit.
Bir nokta, işte bu yüzden gözü kör eder. Bir laf, işte bu yüzden baş götürür.
Osmanlıcadaki göz’ün kör olması hem gerçek anlamda, hem de mecazi anlamda söylenmiş çok güzel bir darb-ı mesel..
Dilerseniz göz’ün nasıl kör olduğunu görelim.
ﮐ ﻭ ﺯ - ﻜ ﻭ ﺭ
Sağdan sola doğru ilk kelimenin üçüncü harfi (noktalı olanı) Arapça “z” harfidir. İkinci kelimenin de üçüncü harfi (noktasız olanı) “r” harfidir. Birinci kelimenin üçüncü harfindeki noktayı kaldırınca “r”ye dönüştüğü için “göz” “kör” oluyor. İlk harf Arapçada yerine göre “g” ve “k” okunur.
ŞİİR: Nokta - Saliha Yavaş - 06.04.2010 23:57:00
*Saliha Yavaş’ın şiirine yazdığım yorumumun bir kısmını aldım.
Eskilerin verdikleri çok güzel örneklerden biri de şöyledir:
“Oku da adam ol baban gibi eşek olma.”
Bu cümleden ne anlamamız gerektiğini sizler düşünün. Şimdi virgülü değişik yerlere koyarak okuyalım cümlemizi.
“Oku da adam ol baban gibi, eşek olma.”
Virgülün konulduğu yere göre bir tek şey anlaşılır. Baban gibi oku, sen de adam ol… Eşek olma…
“Oku da adam ol, baban gibi eşek olma.”
Ol’dan sonra gelen virgül anlamı yüzde yüz değiştirmedi mi değerli dostlar...
Baban okumamış, eşek kalmış. Sen de baban gibi eşek olmak istemiyorsan oku ki adam olasın…
Bazı yerlerde noktalama işaretleri bunun için çok çok önemli.
…
Gelelim “da, de”lere.
*Oda çok güzel süslenmiş.
*O da çok güzel süslenmiş.
**Odada toplanıp eğleneceğiz.
**Oda da salon kadar büyükmüş.
Bu kadar da zor muymuş bu “da”ları ayırmak.
Birinci cümlede evin bir ‘oda’sını kastetmiyor muyuz?
İkinci cümlede bir insanın çok güzel süslendiği anlaşılmıyor mu?
Üçüncü cümlede odanın ‘içinde’ toplanıp eğleneceğiz, ifadesi açıkça anlaşılmıyor mu?
Dördüncü cümlede ise, “Oda salon kadar büyükmüş” dersek, yani “da”yı kaldırırsak anlamda daralma veya bozulma oluyor mu? Odanın “dahi, bile” salon kadar büyük olduğu vurgulanmıyor mu?
…
Soru eklerinin yazılışını da yukarıdaki açıklama cümlelerinde görmedik mi, görmüyor muyuz?
…
Bir de özel isimlerin ilk harflerinin “büyük” harflerle yazılacağını bilmiyor muyuz Allah aşkına…
Bunların okumuşlukla – okumamışlıkla, cahillikle – köylülükle ne ilgisi var?
Edebiyatla uğraşıyorsak, edebiyatın bir dalı olan şiir yazıyorsak, ben de dahil, şairlik taslıyorsak veya şairiz diyorsak, lütfen güzel Türkçemizin hiç olmazsa temel kurallarına uyalım. Dilimizi bozmayalım.
En basitinden, şiirlerimizi vordda (Word) yazıp kopyala yapıştır yapmak suretiyle hatalarımızı en aza indirmiş olalım.
Bu da mı çok zorlayacak sizleri?
İnanın ki, en kolayı ve en doğrusu bu şekildeki bir uygulama olacaktır.
Yazan arkadaşlarımız, lütfen ama lütfen hiç olmazsa bunu uygulayın.
İlhamınız daim, kaleminiz güçlü ve yanlışsız olsun.
Hepinize en derin sevgi ve saygılarımla…
Kayıt Tarihi : 18.4.2010 15:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kimseye kastım yoktur.

Her şeyin gönlünüzce olması dileyiyle...
Kalbiniz kadar derin düşüncelerinize merhabalar!
Maskelerler efendim, düz buyurdunuz.Hep böyle yapar insan oğlu. Bir çay behanesiyle münasibetler kirular, insanların iç dünyası bir birilerinin karşısında, sandık misalı açılar. Sizin tabirinizce Efendim, 'İşte bütün bunlar sözlü hayatın, akıp giden hayatın noktaları, virgülleri, soru işaretleri değil mi sanki?'
Bir noktnın 'göz'-ü 'kor' etmesi fikrinizi nasıl da güzel anlatmışsınız. İşte arapcada bir noktanın sözün manasını nasıl da deyişmesi göz önünde.
'Göz'de göz önünde, 'kör'de göz önünde.
ﮐ ﻭ ﺯ - ﻜ ﻭ ﺭ
Arapcayı azdan-çokdan bilen biri gibi, ben de fikrinize koşuluyorum. 're' üzerine nokta 'ze' oluyor, tabii. Demek ki, 'Bir nokta gözü kor eder' ifadesi de burdan yaranmış. Bakın, efendim, sizden bunu öğrendim. Ama, Siz bunu, anladığım kadarıyla, Saliha Yavaş isimli bir şairin şiirini okuduktan sonra yazmışsınız. O şiirde olan vergül hatasına cevab olarak yazmışsınız. O, şiirde vergül hatası yapmış. Bizim azeri türkcesinde de öyle, Efendim! Bir vergülün yerinde olmaması cümlenin tüm manasını değişe biler. Ama, lütfen benim türkce yazımdakı hataları afedersiniz. Çünki, türkiye türkcesini unsiyyet dili gibi biliyorum, yazı dili gibi kullanmamda sehvler oluyor. Azericede ise bunu asla göremezsiniz.
Efendim bu yazınız da, şiirleriniz kadar güzel ve mükemmel olmuş. Bu yazıya bir tedqiqat yazısı da demek olar. Ben sizdeki tefekkür ve dikkata hayranım. Elleriniz, tefekkürünüz, iyilikle çalışan beyniniz yorulmasın! Esen kalınız! Hoşça kalınız!
müteşekkirim.Bu gün HELALLEŞME şiirim Pranga Net 'te GÜNÜN ŞİİRİ seçildi.Yorumlarınıza arz olunur.Haklısınız.dilimizin güzerlliğini bozmadan yolumuza devam. Esen kalınız.19.04.2010
TÜM YORUMLAR (5)