Güzel senden ayrılalı
Hayli zaman oldu gel gel
Bak gözümden akan yaşım
Âb-ı revan oldu gel gel
Böyle m'olur küsüp gitmek
Seni seveni terk etmek
Hadi sende vur
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Devamını Oku
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Bakınız , Sayın Seyirciler ; sizler yeri geldiğinde övünüyor , edebiyatı iyi bildiğinizi söylüyor ,tenkitlerinizi de sıralıyorsunuz...Fakat hiç kimse demiyor ki mâdem konumuz edebiyat , öyle ise gerek şiir ve gerekse düzyazı yazarken İMLA (yazma ) kurallarına çok dikkat etmeliyim...Üç satıra en az üç yanlış sığdırmak hiçbir şâir geçinene yakışmaz...Sonra ; bir kardeşimiz , biryerlerden devşirip şâirin hayatını daha çok açıklayan bir yazıyı buraya nakletmiş...İyi etmiş...Lâkin başlangıçtaki doğum ve ölüm tarihleri ile sondaki ölüm tarihi birbirine uymuyor...Başlangıçtaki (18.7.1311)tarihi neyi gösterir...? Ben ölüm tarihi olsa gerek dedim...Ama çok aşağılarda 1333 de Kırşehirde öldüğü yazılı...Bu çelişkili durumu anlıyan beri gelsin...
Herhalde yaklaşık: 1271/!272 de doğmuş , 1333 ve civarı tarihlerden birinde de ölmüş...Bu tarihler çok defa kesin olmuyor...
'...
Böyle m'olur küsüp gitmek
Seni seveni terk etmek
Haram oldu yemek içmek
İşim figan oldu gel gel
...'
Mükemmel!
Yaklaşık yedi asır önce yazılmış:
Berrak bir Türkçe dilinde!
Hayran kaldım.
Allah rahmet eylesin.
Nur içinde yatsın Aşık Paşamız.
Seçici heyete ALKIŞLAR! Helâl olsun size!
günün şiiri olarak çok güzel bir seçim. Bu kadar sade bir türkçe ile 700 yüzyıl önce yazılmış bir şiiri okuyabilmek... ne mutlu. Tek başına dilin önemini vurgulamak için bile, büyük değer taşıyor.
Tebrikler..........
Seçici kurulu tebrik ederim!
Hem bir devlet adamı hem de şair olan Aşık Paşa'yı şiiriyle gündeme taşıdığı için,Ruhu şad olsun,
Dilimizde türküleşmiş,güzel eser,
Selam ve saygılarımla........
Sitedeki hayat hikâyesi çok ayrıntılı değil. Sadece sitedeki şiirlere bakınca insan acaba ozanlığı var mıydı diye düşünüyor. Hani, acaba saz eşliğinde mi söylüyordu diye. İlk iki dörtlükle son iki dörtlük arasındaki kafiye kaymasına bakınca böyle düşünmekle çok haksızlık etmiş de olmam. Ayrıca Günün Şiiri sayfasındaki bu şiir elbette kulaklarımıza ister istemez bestesiyle birlikte dolduğu için hemen avantajlı hale geliyor.
Ama başka bir siteden aldığım hayat hikâyesini okuyunca çok daha ayrıntılı incelenmeye değer bir şahsiyet olduğunu görmek mümkün. Paylaşmak için buraya yapıştırıyorum.
ÂŞIK PAŞA ( 06.09.1271)- (18.07.1311)
--------------------
Aşık Paşa, Türk dilinin gelişmesi ve yayılmasında büyük hizmetleri bulunan, bu uğurda ölümsüz eserler yazan ilk Türkçeci şairlerimizdendir.1272 yılında Kırşehir'de doğan Âşık Paşa, tanınmış mutasavvıf Baba İlyas'ın torunudur. Baba İlyas, XIII. yüzyılın başlarında, birçok Türk bilgini gibi, Orta Asya'daki Horasan Türk bölgesinden Anadolu'ya göçmüş, Kırşehir ve çevresindeki Türkmen oymaklarının şeyhi olmuş, onlarla birlikte Selçuklu Sultanı II. Keyhüsrev'e karşı yapılan Babaî ayaklanmasına katılmıştır. Oğlu Muhlis Paşa, Osman Gazi'nin güvendiği ve saydığı adamları arasındadır. Kırşehir'de yerleşen Muhlis Paşa'nın üç oğlundan en büyüğü Alâeddin Ali'dir. Bu yüzden Alâeddin Ali, baş ağa, yani en büyük kardeş olarak tanınmıştır. Baş Ağa adı zamanla Beşe, sonra da Paşa olarak söylenmiş, şiirlerinde (Âşık) mahlasım kullandığı için de, asıl adı unutularak (Aşık Paşa) adı, her tarafta ün yapmıştır.
Âşık Paşa, din ve tasavvuf bilgilerini Kırşehir'li Şeyh Süleyman'dan öğrenmişti. Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında babası ile birlikte Osman Gazi'nin yanında hizmet görmüştü. Sultan Orhan'ın Osmanlı Beyliğinin başına geçtiği yıllarda, Kırşehir'e gelerek baba ocağına yerleşmiştir.Âşık Paşa, Kırşehir'de, Ahilik örgütünün büyük bir saygıyla bağlandığı “Mürşid”i olmuş, çevresinde toplanan Oğuz Boylarına, dostluk ve kardeşlik ilkelerini aşılamış, onlara Türkçe seslenmiş, eserlerini katıksız öz Türkçe ile yazmıştır.Âşık Paşa, çevresinde yalnız Türkçe ile konuşup, eserlerini Türkçe yazmamış, aynı zamanda, o güne dek moda olan Arapça ve Farsça’ya karşı Türk dilinin güçlü bir savunucusu olmuştur.
Bilindiği gibi, Anadolu Selçuklu sultanları, özbeöz Türk oldukları, Türk Oğuz Boylarıyla Anadolu'da ilk Türk Devletini kurdukları halde, İslâmiyetin etkisiyle Arapça'ya, İran kültürünün etkisiyle Farsça'ya resmî dil gözüyle bakmışlar, Türkçe'yi savsaklar duruma gelmişlerdi. Buna karşı ilk tepki, Anadolu Oğuz Boylarından gelmiş, hatta, 1277 yılı Mayıs ayında, Karamanoğlu Mehmet Bey, Selçuklu başkenti Konya'yı basarak, Türk dilinin devlet dili olduğunu duyurmuş ve bu konuda bir ferman çıkarmıştır.Bu fermandan sonra, Türkçe yazan ve söyleyen şairlerin sayısı artmış, Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled, Şeyyad Hamza, Yunus Emre gibi şairlerimiz Türkçe'ye hakkını vermişler, vermeye devam etmişlerdir.
Âşık Paşa'da Türkçeci bu şairler arasındadır, hatta bu konuda yüreği çok daha yanık, çok titizdir. Garibnâme adlı eserinde devrin aydınlarından, Türk diline gereken önemi vermemelerinden dolayı sitem dolu ifadelerle bahseder. Âşık Paşa, Türklük bilincine varmış, Türkçe şiirlerinde Türk'ün Tanrı ve yurt sevgisini, barışçı dünya görüşünü, dostluk ve kardeşliği, tasavvufî bir anlatımla dile getirmiştir.
Âşık Paşa'nın en tanınmış eseri, 12.000 beyitlik Türkçe Garibnâme’sidir. Mesnevî biçiminde yazılan bu eser, on bölüm içinde, dinî ve tasavvufî öğütler veren bir ahlâk kitabıdır. Yıllar sonra, Mevlid sahibi Süleyman Çelebi, Garibnâme'yi görecek ve bu eserden esinlenecektir.Âşık Paşa'nın âruz ve hece ölçüsüyle yazılmış şiirleri, gazelleri, ilâhileri de vardır. Âşık Paşa, 3 Kasım 1333 tarihinde, Kırşehir'de hayata gözlerini kapamış, ölümünden sonra, mezarı üzerine, işlemeli, süt beyaz mermerlerle kaplı bir türbe yaptırılmıştır. Bugün, Kırşehir'in yüksek bir yamacında bir sanat abidesi olarak gözleri ve gönülleri doyuran Âşık Paşa Türbesini ziyaret edenler, okudukları Fâtiha ile birlikte, büyük Şaire Türk dili adına şükran duygularını da dile getirmelidirler.
'Günün şiirini bu güne kadar bir türkü olarak dinledim ve günün şiiri olarak antoloji sayfasında görünce mutlu oldum. Türkü' nün söz yazarı Aşık Paşa' yı da tanımış oldum.
Bu güzel eserin halk dilinde Türkü olmasına vesile olduğu için mutluyum. Allahtan rahmet diliyorum.
Seçici kurulu tebrik ediyorum.
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta