Korkmazdı kimseden
Ya da hiçbir şeyden
Fakat bir sabah güzel bir sabah
Bir şey gördüğüne inandı
Ama bir şey yok dedi
Ve haklıydı
Hiç şüphe duymadığı mantığıyla
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Şiir: 1025890 - Karakter
Yazan: Leopar26
Karakter
senin bir yüzün var
yüzünde gözlerin
ah o gözler
gülen gözlerin
öpemem utanirim
senin bir karakterin var
güzel karakterin
karakterinden öperim
Nevzat Hacibektaşoğlu
******************
Sayfalarca çoğalt istersen..
'Senin yanakların var
güzel yanakların
yanaklarından öperim...
'Senin kulakların var
güzel kulakların
kulaklarından öperim...
*********
Hadi gene iyisin bak iki kıta da benden oldu...Para mara istemez..:))
Nasılsa bunlardan biri günün şiiri olur kurula çektiğin vıcık vıcık yağ dolayısıyla...Hiç olmazsa benim de katkım olsun dedim...:)))))
şerefsizlik yapma hayvan herif..!!!!!!!!
hayvan rumuzu alan insan leopar26
aciyorum sana .. bu yaşta böyle hastalik..
yazik.!
:(((
Günün Şiiri*Doğuştan Popüler
Günün Şiiri * Hahaha! Doğuştan Popüler
gün ağıyor ufuklardan şehirlere gün doğuyor
tepelerde ışıklar karanlığı boğuyor
dikkat
şiir başlıyor
şiir ki kimi haşlar kimi taşlar bilinmez
hangisi hangi yarayı gıdıklar
hangi vadide coşar
şair ise damağında gecenin tadı
günün şiirini doğurmanın huzuruyla
ufkuma kuruluyor.
gün doğar günün şiiri doğar nur topu gibi
karanlığı şair boğar
heey okuyucu! ..
sen n'aparsın, ne âlemde, hangi şiirdesin
okudun mu günün şiirini
aydın mı, ayıldın aydınlandın mı
anlamadın mı? ..
-Peki.. içinizde ülker
çikolatalı gofret sevmeyen var mı? ..
-.................................................
-Yok mu? ..
Salim Kanat
Bu sayfayı günün yorumlarını okumak için seviyorum. Seçici kurula teşekkürler. Kuyuya bir taş atıp seyrine bakıyorlar :))) Necati Hocam Çince çeviriniz günün yorumu olmuş tebrikler. AAAAAAAAA burda büyük bir eksik var. Mehmet Akif Gülhan Üstadımın YORUMu yok :(((
Aslında hepimiz, şiirde konu edilen durumu zaman zaman yaşıyoruz. Ama bunu ne derece önemsiyoruz kim bilir.
Kendimizle başbaşa kaldığımız zamanlarda ( Ama çoğu insan, kendiyle başbaşa kalmayı kötü talih olarak addeder ), duyduğumuz, dinlediğimiz, dertleştiğimiz; bazı yorumcu arkadaşların idia ettiği gibi, ( ve sanki, bir reddetmeye konu olan Ulvî bir varlık imiş gibi ) kendimiz dışında bir 'Olma' durumu değildir. Başbaşa kaldığımız, bizim, farkında olmadığımız yanlarımızın soluğudur. Ondan gelen fısıltılara kulak verebilirsek eğer, kendimizde anlam veremediğimiz yanlarımıza dair epey ipucu bulabileceğimizi düşünüyorum.
Şairin, şiirin son satırlarında vurguladığı da sanırım bu. Karşısındaki 'Hiç kimse'; şairin kendinden başkası değildir.
Mit, duyu verileriyle bize gelir. Zihnimiz, elinde hangi veri varsa, onu düşünür, onu işler. Hatta ona inanır.
Bu kısındöngünün farkındalığı, insan olma yolunda atılmış en önemli adımdır.
:)
gülüyorum bazi arkadaslara..
nasilda saldirgan agresif ve kürübaz oluyorlar..
sizin o kötü şiirlerinizden birisi günün şiiri olsa
dipiniz düşer be
el avuç ovuşturursunuz..
necati güney diye bir prof
neyin profu ise
hiçmi akademik terbiye görmemiş
böyle eleştiri yorum olmaz..
heccav kesildiniz sitenin başina
sizlere gülüyorum ancak..
Jacques Prévert, Fransız edebiyatının en önemli şairlerinden. En çok sevdiğim şiiride 'Barbara'dır. Prévert, hayatı bir bütün olarak kavrayan, sevgi yanlısı, savaş karşıtı, kelime oyunlarını şiirde çok güzel uygulayan bir şair. Bir başka özelliği de çok iyi senarist olması.
Tabii tüm bu özellikleri Fransız dili ve edebiyatı içinde bir anlam bulmakta. yani şiir anadilde şiirdir. Başka bir dilde şiir sesi ve dili kaybolur. Artık yazılan şey Jacques Prévert'ye mi aittir, yoksa çevirene mi, orasını kıyameye kadar tartışmak mümkündür. Ama genel görüş ve hatta makbul görüş odur ki, her tercüme (çeviri) yeni bir şeydir, yeni bir üründür. Çevirilerde sadece anlam okuruz, dahası şiirin dilsel ve edebi güzelliklerini bir türlü ve istenildiği kadar göremeyiz. Aynen burada olduğu gibi. yani biz burada okuduğumuz şiirde Prévert'nin şiirini değil fakar şiirinde kyrguladığı anlamı ve vermek istediği mesajı okuyoruz. Üstelik bu da kısır bir şekilde.
Bununla birlikte tercüme şiirler okunmasın mı? diye birileri sorabilir? Tabii ki okunsun, ancak yapılan tercümenin her halükarda eksik ve yetersiz olduğu bilinciyle yapılsın tüm okumalar.
Prévert'nin şiiri eleştirilirken çevriden hareketle eleştiri yapmak da sakıncalıdır, Yaptığımız eleştiri Prévert'ye değil, çevirene gider. demekki o iyi bir çevri yapamamıştır.
Günün şiirini seçenlere yönelik bir övgüm bir de eleştirim var.
Övgüm şudur ki Prévert'yi tanıtmaktadırlar.
eleştirim şudur ki, Prévert'nin en sıradan dizeleri ve hatta en sıradan çevirisi ile onu tanıtmak istediler. Bu da Prévert'ye yapılan açık bir haksızlıktır.
Şimdi onun Fransızca bir şiirini paylaşmak isterim sizlerle, Fransızca bilenler Türkçesiyle karşılaştırsın ve edebi zevkin tercümelerde değil de orijinalde olduğu görülsün.
Bu arada Barbara'nın dört farklı çevrisini sizlere sunmak istiyorum.
Buradan hareketle mütercimler hain midir, yoksa değil midir? sorusuna cevap aramak bir yana, her tercümenin nasıl yeni bir ürün haline dönüştüğü de netleşsin.
-----
Barbara
Rappelle-toi Barbara
Il pleuvait sans cesse sur Brest ce jour-là
Et tu marchais souriante
Épanouie ravie ruisselante
Sous la pluie
Rappelle-toi Barbara
Il pleuvait sans cesse sur Brest
Et je t'ai croisée rue de Siam
Tu souriais
Et moi je souriais de même
Rappelle-toi Barbara
Toi que je ne connaissais pas
Toi qui ne me connaissais pas
Rappelle-toi
Rappelle-toi quand même ce jour-là
N'oublie pas
Un homme sous un porche s'abritait
Et il a crié ton nom
Barbara
Et tu as couru vers lui sous la pluie
Ruisselante ravie épanouie
Et tu t'es jetée dans ses bras
Rappelle-toi cela Barbara
Et ne m'en veux pas si je te tutoie
Je dis tu a tous ceux que j'aime
Même si je ne les ai vus qu'une seule fois
Je dis tu a tous ceux qui s'aiment
Même si je ne les connais pas
Rappelle-toi Barbara
N'oublie pas
Cette pluie sage et heureuse
Sur ton visage heureux
Sur cette ville heureuse
Cette pluie sur la mer
Sur l'arsenal
Sur le bateau d'Ouessant
Oh Barbara
Quelle connerie la guerre
Qu'es-tu devenue maintenant
Sous cette pluie de fer
De feu d'acier de sang
Et celui qui te serrait dans ses bras
Amoureusement
Est-il mort disparu ou bien encore vivant
Oh Barbara
Il pleut sans cesse sur Brest
Comme il pleuvait avant
Mais ce n'est plus pareil et tout est abîmé
C'est une pluie de deuil terrible et désolée
Ce n'est même plus l'orage
De fer d'acier de sang
Tout simplement des nuages
Qui crèvent comme des chiens
Des chiens qui disparaissent
Au fil de l'eau sur Brest
Et vont pourrir au loin
Au loin très loin de Brest
Dont il ne reste rien.
Jacques Prévert
Barbara
hatırla barbara,
o gün hiç durmamacasına yağıyordu yağmur Brest'e
ve sen
o yağmurun altında
gülümseyerek yürüyordun
ışıl ışıl, mutlu, sırılsıklam
hiç durmamacasına yağıyordu yağmur Brest'e
ve ben senlen
Siyam sokağında karşılaştım
gülümsüyordun
ben de gülümsüyordum
hatırla barbara,
benim tanımadığım sen
beni tanımayan sen
hatırla,
gene de o günü hatırla
unutma
bir sundurmanın altına bir adam sığınmıştı
sana adınla seslendi
barbara
ve sen
o yağmurun altında ona doğru koştun
sırılsıklam, mutlu, ışıl ışıl
ve kollarına atıldın
bunu da hatırla
ve sen diye hitabettiğim için sakın bana kızma
ben tüm sevdiklerime sen derim
onları yalnızca bir kez görmüş olsam bile
ben tüm sevenlere sen derim
onları hiç tanımasam bile
hatırla barbara,
unutma
mutlu yüzündeki, o mutlu şehrin üstündeki
o sakin ve mutlu yağmuru
denizin, askeri tersanenin, Ouessant gemisinin üzerindeki
o yağmuru
ooo barbara
savaş
ne büyük aptallık
sen şimdi ne oldun
bu;
demirden,
ateşten,
çelikten,
kandan
yağmurun altında
ya seni kollarında tutkuyla saran adam
öldü mü, kayıp mı, yaşıyor mu
ooo barbara
hiç durmamacasına yağıyor yağmur Brest'e
taa o zamanki gibi
fakat hiçbirşey aynı değil, hepsi darma duman şimdi
bu, korkunç ve mahzun bir keder yağmuru
bu;
demirden,
çelikten,
kandan oluşmuş
aynı fırtına değil artık
şimdi sadece
Brest'in üstündeki yağmur boyunca,
ölen köpekler gibi çatlayan bulutlar var
ve onlar
uzakta çürüyecekler,
artık hiçbirşeyi kalmayan Brest'in uzağında,
çok uzağında...
JACQUES PREVERT
Çeviren: Reha Yunluel
---
BARBARA
Anımsa Barbara
Yağmur yağıyordu o gün Brest'te durmadan
Yürüyordun gülümseyerek yağmur altında
Şaşkın hayran sırılsıklam
Anımsa Barbara
Siam sokağında rastladım sana
Yağmur yağıyordu Brest'te durmadan
Gülümsüyordun
Gülümsüyordum
Tanımıyordum seni
Sen de beni tanımıyordun
Anımsa gene de anımsa o günü
Unutma
Saçağın altına sığınmış bir adam
Adını ünledi
Barbara
Seğirttin ona doğru yağmur altında
Şaşkın hayran sırılsıklam
Atıldın kollarına
Anımsa bunu Barbara
Sen diyorum diye de bana kızma
Sen diyorum bütün sevdiklerime
Ancak bir kez görmüşsem bile
Sen diyorum bütün sevişenlere
Tanımasam bile
Anımsa Barbara
Unutma
O yumuşak mutlu yağmuru
Mutlu yüzüne yağan
O mutlu kente yağan
Denize yağan
Tersaneye yağan
Quessant gemisine yağan yağmuru
Ah Barbara
Ne hırboluktur savaş
N'oldun şimdi sen
O demir o çelik o kan yağmuru altında
Ya o adam n'oldu seni yürekten
Kucaklayan
Öldü mü kaldı mı n'oldu
Ah Barbara
Yağmur yağıyor Brest'te durmadan
Eskiden nasıl yağıyorsa öyle
Ama artık bildiğin gibi değil bura yok oldu her şey
Yıkık bitik bir yas yağmuru şimdi yağan
Demir çelik kan fırtınası bile değil
İtler gibi kuyruğunu titreten
Bulutlar yalnız bulutlar
Brest'te sular boyunca yitip giden itler
Çürümek için gidiyor uzaklara
Hiçbir şey kalmayan Brest'ten
Çoook uzaklara
Jacques PRÉVERT
Çeviren : Teoman AKTÜREL
---
BARBARA
Anımsa Barbara
Yağmurlar yağıyordu o gün Brest'e durmadan
Sen gülerek geçiyordun
Şaşkın hayran sırılsıklam
Yağan yağmurlar altında
Anımsa Barbara
Yağmurlar yağıyordu Brest'e durmadan
Seninle karşılaştım Siam sokağında
Sen gülümsüyordun
Ben de
Hatırla Barbara
Seni tanımıyordum
Sen de beni
Anımsa
Anımsa azıcık n'olur o günü
Unutma
Kapına sığınan adamı
Adını ünleyen
B a r b a r a
Koşup gelmiştin yağmurlar altında
Şaşkın hayran sırılsıklam
Atılmıştın kollarına
Anımsa Barbara
Sen diyorum sana kızma bana
Bir kez görsem de onları
Sen diyorum bütün sevişenlere
Tanımasam da
Anımsa Barbara
Unutma
O yumuşak mutlu yağmur
Senin mutlu yüzüne
Bu mutlu kentte
Bu yağmur denizler üstünde
Tersaneler üstünde
Quessant gemilerinin üstünde
Ah Barbara
Ne aptal savaş
N'oldun ya şimdi sen
Kurşun sağnakları altında
Kandan ateşten çelikten
Ya o adam n'oldu
Kucaklıyan seviyle
Öldü mü kaldı mı
Ah Barbara
Yağmurlar yağıyor Brest'e durmadan
Yağardı önceleri yağmurlar ya
Şimdi bitmiş ne varsa
Bu yağmurlar ayrılık yağmurlarıdır
Artık ne o fırtınalar
Kandan çelikten ateşten
Yalnız bulutlar şimdi
İtler gibi ölen
Gözden yiten itler
Brest'e sular boyunca
Uzaklarda çürüyüp giden
Uzaklarda Brest'e çook uzak
Hiçbir şey kalmıyan Brest'den.
Jacques PRÉVERT
Çeviren : Abdullah Rıza ERGÜVEN
--
BARBARA
Anımsa Barbara
Durmadan yağmur yağıyordu
Brest üzerinde o gün
Ve sen yürüyordun gülümseyerek
Yağmurun altında
Işıl ışıl hayran sırılsıklam
Anımsa Barbara
Aralıksız yağmur yağıyordu Brest üzerinde
Ve sana Siam sokağında rastladım
Gülümsüyordun
Ve ben de gülümsüyordum senin gibi
Anımsa Barbara
Ne ben seni tanıyordum
Ne sen beni
Anımsa
Anımsa o günü yine de
Unutma
Bir adam duruyordu bir kapının sundurması altında
Seslendi sana adınla
Barbara
Ve sen koştun ona doğru yağmurun altında
Sırılsıklam hayran ışıl ışıl
Ve atıldın onun kollarına
Anımsa bun Barbara
Kızma bana sen diyorsam sana
Sen derim ben tüm sevdiklerime
Bir tek kez görmüş olsam da onları
Sen derim ben bütün sevişenlere
Tanımasam da onları
Anımsa Barbara
Unutma
O ağır ağır yağan mutlu yağmuru
Senin mutlu yüzüne
O mutlu kentin üzerine
O denizin üzerine
O Quessant vapuru üzerine yağan yağmuru
Ah Barbara
Ne büyük budalalık savaş
O ateş o çelik o kan
O demir yağmuru altında
Şimdi ne oldun acaba
Seni kollarında sevgiyle sıkan
Öldü mü kayboldu mu ya da yaşıyor mu hala
Yağmur yağıyor durmadan Brest üzerinde
Önceden olduğu gibi tıpkı
Ama aynı değil artık bu ve herşey yıkılıp yok olmuş
Bir yas yağmuru bu korkunç ve acı,
Bu bir demir çelik kan yağmuru bile değil artık
Kendinden geriye
Hiçbir şey kalmayan
Brest'in uzağında, çok uzağında
Uzaklarda çürüyüp kokmaya giden
Ve su boyunca Brest'in üzerinde
Kaybolan köpeklere,
Çatlayıp ölen köpeklere benzeyen bulutlar yalnız.
Çeviren: Orhan Ülkülü
----
abidik gubidik şeyler.. artık günün şiiri köşesine uğramıyayım diyorum. bu nedir allahaşkına yaa..
isyan dolu, küfr dolu, değerlerimize ters, saçma sapan şeyler, şiir,, hem de, 'günün şiiri' kılığına büründürülüp çıkıyorlar karşımıza. pes doğrusu... PESSSSS...
yarın çince şiiri(!) günün şiiri olara görürsem hakikaten güzel bir sabah diyeceğim:)))))))))necati bey, çevirinize bayıldım.on tam puan benden geliyor:)
Üşenmedim internetten bir kaç şiirini okudum.
Orhan Veli gibi her şeye, ota, kıla, tüye şiir yazdığından garip bir adem diye düşündüm ama sonra, çeviri bile olsa okuduğum şiirleri yüzünden
Fransızların ikinci yenicilerinden diye düşündüm.:D
Fransada böyle akım var mıydı bilmiyorum ama olmuşsa dediğim gibidir mutlaka..
Ve biz Antoloji yorumcuları ki her birimiz allame-i cihanız. Biim için de bir kaç cümle söylemezsem sözün namusuna hakaret olur..
Ölmüş bir adamın sıradan bir şiirini İslama hakaret sayan, şiiri Allah düşmanlığına alet ediyorlar diye Antoloji yetkililerine hakaretamiz sözler sarfeden, hatta hızını alamayıp şiir yüzünden yorumculara, seçicilere tekfirde bulunan bi allame-i cihanlar. Yaptığımız abes ile iştigaldır yaw..
Bu şiir ile ilgili 42 tane yorum bulunmakta