GÜZ YAPRAĞI
Serin bir gecenin köründe
Kırağı düşmüş kirpiğime,
Gecenin sessizliği şakağımda,
Dolunay kırıkları içimde,
Yine bu sabahım da
Düşecek fecrin tuvaline belli…
Oysa ne dağları yırtarcasına
Çağlar, delice inerdim okyanusuna.
Devinen ateş yumağı üstünde
Yalınayak koşan bir yılkı gibi
Soluk soluğa kasıp kavurur,
Anıların lal olmuş sesinde
Ve kanayan bakışlarının ardında,
Gözlerindeki ateş tünellerinde
Suların donasıya değin…
Çın çın’dı kulağımda
Gülüşünü güneşten almış sesin.
Düşlerimde ne bir gül açardı
Ne suların mavisi maviydi,
Ne de Eylül’ünde imbat eserdi.
Kırık düş mevsimlerinde
Sesim üşürdü sessizliğine.
İçime açan kum çiçeği
Solmasın diye;
Bunca susamışken sana
Susar,
Titrer,
Belli etmezdim…
İşte yine sabah oluyor,
Umuduna kanarken yaram,
Kan boyadı zamanı.
Ufka dökülürken
Yıldızlar birer ikişer,
Gök ağrıdı içimdeki kuşun telaşına.
Kalbimde ateşlenmiş bir fitil,
Paslı bir bıçak sırtındaki
Bir damla su söndürmez ki…
Yine hayallerim
Çığlık çığlığa
Susar,
Koşuşur,
Düşüşür bilinmeze.
Hüküm geçmez doğan güne,
Yine bu sabahım da
Düştü işte fecrin tuvaline
Kanamış bir güz yaprağı gibi…
Metin Egeli
Kayıt Tarihi : 26.11.2019 04:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yirmialtı Eylül 2019
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!