GÜZ VE GECE
I
rüzgârın da dili vardır
salınırken kıyısız bir denizde
yıldız aşırdığı geceler
düşlerini kimselere kaptırmayan
ağılı bir mızrak
yazar sararmış yapraklara
kirli suları delen hasretini
ömrüm dese ağrıyan yanı
sussa eski bir alışkanlık
sığındığı korku
ipince bir sızıyla başlar
hiç olma kaygısı
kör kuyulardan çekilmiş güz çalığı
solgun bir ışık düşerken
alır yedeğine yalnız ve yalnızca
uzaklardan getirdiği anıları
yazdan kalma son fesleğen kokusuyla
gömülüp sularına akşamın...
gecenin de bir türküsü vardır
günebakanların susarak söylediği
küsküsü, hep derine inen
II
gece yoksunmuş bir gülüşle
ipince ağıyor sessizliğime
döverken üşüyen kıyılarını
kendine yeni bir ses aramada
yatağını yitirmiş bir ırmak
kayan bir yıldız kadar tedirgin
aniden dağıldı dağılacak
kırmızı bir duvar ardında
yalnızca kendi acısına demlenen
yoksul, gölge bir yalnızlık
ne arta kaldı ki geriye
mevsiminden önce düşen tavdan
eski bir ezgiyle söylenegelen
yalnızca yeni kederlerin yazıldığı
anılardan başka
kırık bir testidir avuçlarım
neyi anlamaya çalışsam
pul pul dökülüyor kirpiklerim
dilimde tadına doyamadığım
sağır bir ayyaşın küfrü
yeniden yoğurmada mayasını
yalanlar ortasında kalan gün
her şey kendi aslından ne kadar uzakta
III
yüzümün silinen gölgesinde
kirli rüzgarların bıraktığı pas
kurutulmuş çiçekler gibi suskun
anısız aşk kadar duldasız
yaprak dökümü mevsiminde
yorgunluğumu gölgesine verdiğim ses
ayarı bozulmuş zaman sarkacı
döverken gecenin sessizliğini
çırılçıplak yarım kalan sözler
anılar sığınılacak saçak altı kadar
gidip hangi yağmurlara tutsam yüzümü
hangi fısıltıya uzatsam elimi
bağdaş kurup bir sardunyanın dibinde
hangi suyla ağartsam içimdeki taşları
aşınan şeylerin acısıyla konuştuğum
her sözcük tozlanmış birer buhar
susuz bırakılmış gibi saksıda
gölgesinin ağırlığından bükülüyor beli
tenimde çürüyen karanfil dövmesi
IV
hep düşünmüşümdür
gün dönerken geceye
yalnızlığını
dört duvar arasına gömen
sarar gibi
durmadan yenilenen yarayı
nasıl da avutur kendini
bir hiçliğin ortasında
uzak neonlar yanar söner gönlünce
her biri bir yaşam simgesi
bir yüreğin atışı
oralarda
bir yerlerde olmalı
tersyüz edilmiş alışkanlıklar kadar zor
hiç vazgeçilmeyecek tutkular gibi derin
düşlerime adres olan kadın
oralarda
bir yerlerde olmalı
o da düşünür mü beni
benim onu düşündüğüm gibi
bir yoğunluğun ortasında
Kayıt Tarihi : 28.5.2020 11:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Yakamozlar sızlarken kumsallarımızda
Güneş ilk suyunu içmeye indiğinde çakıl taşlarında tutunan çiylenişimize
Gün kamaşmadan
Gözlerinde olgunlaşmaya yatmışken
Mayıs tomurcuklarında çığırtmadan seher
Kelebekler kanatlarından dökülmeden
Deltasında deli gönlün sürüklenirken yosun yeşil hayalin
Ağartılarında gezinirken sabaha güvercin ayakları
Tan likörü sarhoşluğuyla
Ham sesler çıkarırken gözlerinde arkaya düşen boynum
Kumrular düşmüşken çığlıklarından kalkan avuntularıma
Boşluklarıma dağılan zerreciklerinden köpük kuşlarının
Usul usul sev
Bakışlarından damlasın vakit
Koynum okyanusun olsun sevda !Der gibiydi...
TÜM YORUMLAR (3)