Biliyordun ki son savunmanda yalnızdın. Hep de öyle kalacak. İstanbul bile “paşa terbiyene” ahkâm kesemeyecek. İstiklal Caddesi, serserilerin ve kaybedenlerin esiri olmayacak. Bu defa kaybettin, adamım! Her şey gibi bu da geçer, inan bana! Sen, kaybetmek adına indireceksin tüm kutsal kitapları. Ben, olan bitenlere tabii ki de bir anlam yükleyeceğim. Evet, bencilim kendime yüklediğim sıfatların vasfı büyük! Herkesin bir duruşu, bir yaşam dünyası vardır ya, benim ki de kaybedenlerden uzak bir yaşam kıyısına çekilmek. Ha, olmadı değil, bende de çok oldu kaybetme ikilemi. Güvendim mi? Evet, güveneceğim sonuna kadar. Ama gün geldi, siktir çekmesini bildim. Gün geldi, nefretimden sevgi yaratmasını da bildim.
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık