Savaşın Çocuklarına
Sen misin incinen her mermide ey çocuk?
Bak oyun oynuyor akranların.
Sen zulmün ortasında kalan ey başak!
Zaman acımasız kırbacını gezdiriyor sırtında,
Kuşlar uçar gönlümün pervazlarından
Leyla çölünün bilinmezlerine
Tan ayazı gözlerinde ezdirme umutlarımı
Yakma yarım kalmış öksüz gülüşlerimi
Kaç hikâye daha yarım kalacak kim bilir gamzelerinde
Sözlerimi yokuşa sürme benim
Eğri büğrü mektup yazsısı gibi öyle karmaşık bakma bana. Gülkurusu, can ağrısı gülüşlerinden yer bırak sevinçlerime. Konuşurken dudağında tebessümdür
mürdüm gül. Sen okunan ve bitmeyen bir mektupsun
aykırı anlamlar yüklediğim. Pencere önünde beklediğim
ve güneş içirdiğim fesleğenimsin kokusuyla derinlere
daldığım... Hep bekleyenim ben, gelmeyecek seni. Vakit daraldıkça kış olurum ben. Fırtınaya teslim ederim
ipekten kanat dallarımı. Sen yoksun şimdi yüreğim yaralı bir atmaca kuşu misali kendi derinliğinde çırpınmakta.
Bu derdin okulu yok be ustam. Bu derdi kalem yazmaz. Kitap dizmez bir dörtlüğe... Öyle her ney sesinde
dile gelip dökülmez bu ıssız yara. Bu kangren acı düğüm
düğüm olur her hoyrat bakışta. Ben heybemde taşırım
yürek yükümü. Kızma ustam susturdum dil kesiği yaralarımı. Kime anlatsam mataramda taşıdığım isyanlarımı. Hangi bilinmeze bıraksam bu sardunya düşünü...
Bir isteksiz sevda gülüşünü... Dedim ya ustam bu derdin
okulu yok. Bu derdin ağısı büyütür ağrılarını. İsimsiz bir
Ey kızıl gökyüzü, ey tuzlu meltem
Hangi derde deva kıldınız bakışlarımı?
Çek ellerini üzerimden ey solgun güneş,
Bir umuda eş, bir gülüşe hasret kaldı gözbebeklerim.
Yazamadım yeni bir dilde sana ahımı,
Bir türkü sözünde kaybettim eyvahımı,
Düşlerimde yitirdiğim kara yağız umutlarım vardı
sana dair,
Bir çıkmaz sokakta kaybettim gülüşlerimi.
Beni anlamanı beklemiyorum,
Anlamlandırmanı da beklemiyorum sözlerimi.
Say ki bir şarkının nakaratına takıldı kulakların,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!