Biz tek kanatlı melekleriz, ayrı kalırsak uçamayız…
Tek kanatlı melek olma hayalleri ile gençliğin asi, gözü kara devinimleri arasında, ben bir Donkişot edasıyla, gece gibi simsiyah saçlarım ve bakışlarım , saçlarımdan ve gözlerimden çok daha siyah bir bilinmezliğin içine sürüklerken kendimi, hayatı alt edebileceğim yanılgısındaydım.
Hayata karşı dimdik duruşum, gözü karalığım, kararlılığım ve seni asla yalnız bırakmayacağım sözlerim ile seni de kendimle beraber bilinmez bir geleceğin ortasına son hızla çektim.
Biz tek kanatlı meleklerdik, ayrı kalırsak uçamazdık…
Bir araya geldiğimizde ise uçmayı hiç beceremedik….
Biz kanatlarımızı birleştirip, uçmaya çalıştıkça hayat bizim kanatlarımızdan tutup, “ hey siz nereye gittiğinizi sanıyorsunuz “ diye azarlayarak, bizi aşağıya, ait olduğumuz yere çekti…
Donkişotluğa soyunmuş, boyumdan büyük bir karşı çıkışla , yel değirmenlerine karşı bir savaşa girişip, çabaladıkça daha çok batarak, bir bataklığın, bir çıkmazın ortasına gelişin hikayesini kime nasıl, anlatayım…
En sevdiklerimiz bile kıskanç gözlerle bakmışlardı oysa zaman zaman …. Belki de en sevdiklerimiz sevinmişti, içten içe kanatlarımızın kopup kırılmasına… Çünkü zaman zaman onları bile yok sayacak kadar bağlıydık birbirimize…
Ama en çok hayat …. En çok hayat kıskandı tek kanatlı melekleri…
Hayatın içinde yeri yoktu böyle bir duygunun. Çıkarsız, saf, tertemiz bir sevgiyi kıskanmıştı… Bütün yokluklara, bütün yoksunluklara, bütün engellere rağmen nasıl bir sevgiydi bu bizi bir arada tutan, birbirimize bağlayan…
Bir şey yapmalıydı ve gerçekten de boş durmadı çok şey yaptı….
İçinde sürüklenip gittiğimiz imkansızlıklardan, çaresizliklerden çok daha fazla şey yaptı…
Benim kalelerimi düşürmek için elinden geleni ardına koymadı…. Ne aç kalmak, ne bir türlü iki yakayı bir araya getirememek, ne de tıkılıp kaldığımız o kördüğüm çıkmazın işe yaramayacağını anladı… Yokluklarından, yoksunluklarından yılmaya niyetim yoktu, farklı şeyler yapmalıydı…Beni kendimle vurmalıydı, önce benim içimde ki kaleleri yıkmalıydı…. Tuhaf çetrefilli yollarla, tuzaklarla kuruldu yolumun üzerine… Zaten yorgun, zaten karmaşık, zaten yılgındım onunla mücadele etmeye çalışmaktan…
Başka oyunlar oynamalıydı… Oynadı da…. Oyunlarını çaresizlikle pekiştirerek oynadı … Hep içime atarken bir şeyleri, gücümün tükendiğini, sessizlikle ördüğüm duvarlarımın ardında nasıl bir yaranın kanadığını herkesten, hatta diğer kanadımın sahibinden bile gizleyerek, çok fazla dayanamayacağımı biliyordu…
Her şey benim hatam… Ben Donkişotluğa soyundum ve sonu belli bir hikayenin kahramanı olmayı seçtim ve ait olduğum yerdeyim şimdi…
Peki ya sen … Senin ne günahın vardı bu oyunda… Benim haddimi bilmezliğim, seni de yakmalımıydı bu kadar..
Keşke….
Keşke….
Keşke…
Keşke zamanı geriye alma şansım olsa…
Ama yok … Bu mümkün değil..
Zamanı geriye çevirebilme imkanım olsaydı eğer senin hayatına hiç değmeden, beni asla tanımadan, yanımdan teğet geçip gitmeni izlemek isterdim sadece…
Senin yaşamını mahvettim ben… En güzel yıllarını, gençliğini, her şeyini yok ettim.. Hala daha önünü göremediğin bir geleceği şekillendirmeye uğraşıyorsun… Yine aynı çaresizlikler, aynı imkansızlıklar, aynı sıkıntılarla…
Ben karşına çıkmasaydım eğer hayatın belki şu an olduğundan çok daha güzel olacaktı…. Bu kadar büyük zorluklar, acılar yaşamayacağın kesindi …
Ben köşeme çekildim, kaçtım…. Seni asla yalnız bırakmayacağımı söyleyen ben, seni içine soktuğum karanlık yaşamın ortasında bir başına bırakıp kaçtım…
Sen tek kanatlı melek değilsin… Senin her zaman kendine ait kanatların vardı.. Hala da var… Sen benden çok daha güçlü oldun her zaman …. Senin soğukkanlı duruşuna zaman zaman rahatlık, sorumsuzluk, vurdumduymazlık desem de, gerçeğin bu olmadığını her zaman çok iyi bildim…
Hep bildim.. Hiç şüphem olmadı…
Kızgındım kendime, kızgındım hayata….Acısını senden çıkarmak istedim belki de…
Ben kendime çizdiğim portrenin ardında , aslında o kadar zayıf, zavallı ve acizdim ki… Kendime çizdiğim portenin gücünün altında ezildim…
Gururum onursuzluğumdu benim…
Biraz onurlu olup itiraf edebilseydim zayıflığımı belki işler daha farklı olacaktı…
Ben mi… Ben yine aynı ben… Aynı porte…
Hayata karşı dimdik duruşu, asiliği, haksızlığa tahammül edemeyişi, üç kuruş çıkarı için kimseye minnet etmeyişi, açlıktan ölse gururundan açım diyemeyişi ile ben işte, bildiğin ben… Gene kim olursa olsun karşısında ki kişi, her şeyi herkese söyleyebilecek aptal cesareti ile, doğru bildiğinden şaşmayan, aptal ben… Gene aynıyım bildiğin gibi…
Hayata geldiğimde soyunmuştum Donkişotluğa , istenmediğimi bile bile inatla gelmiştim hayata…Sonrasında ise mucize gibi inatla kalmıştım hayatta… Ve ben sanırım ölene kadar da hep Donkişot kalacağım…
Sadece bilmediğin bir tek şey var… Biz tek kanatlı melekler değildik… Çünkü ben melek değildim… Melek olamayacak kadar kötüydüm, hele senin yanında ….
Hoş gerçi bende bilirim ki Azrail de bir melektir Şeytan da… Ben senin hayatının Azrail’i oldum, bunu hiç istemesem de…
Şimdi mahvettiğim bir insanın, mahvettiğim hayatının ortasında, hiç hak etmediği bir mücadeleyi veriyor olmasını uzaktan seyrederken, kendime lanetler okuyorum sadece…
Biz tek kanatlı melekleriz, ayrı kalırsak uçamayız derdik… Oysa benim hiçbir zaman kanatlarım olmadı… Tek kanadım da olmadı, kanatlarımızı birleştirmemiz aslında mümkün değildi… Çünkü kanatları olan sadece sendin… Ve senin hala kanatların var….Yalnızca sana ait olan…
Benim için bir şey yap ve hayata inat tek başına uç meleğim…
Bunu bir gün başaracağından hiç şüphem yok…
Bir gün içinde bulunduğun sıkıntıları aşıp, uçabildiğini, mutlu olduğunu görürsem, o gün bende özgür kalacağım… Hüznünü, acılarını ver bana , sende sadece hak ettiğin mutluluk ve huzur kalsın… Her şeyi unut, sana yaşattığım her kederi, her acıyı unut… Yıkasın yağmurlar yüreğini, benim bataklığımdan geriye hiçbir şey kalmasın… Öyle bir hayat yaşa ki unut her şeyi, silinsin yaşanmışlıklar, silinsin çektiğin tüm acılar, geçmiş ait olduğu tozlu raflarda hiç kapağı açılmayan bir kitap olarak kalsın.
Benim için bir şey yap ve hayata inat tek başına uç meleğim…
Zeliha BekoğluKayıt Tarihi : 16.3.2009 11:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)