İnadına yapıyorsun, gücenenin hayli var;
İnan seni sana karşın sevenlerin bile var!
Ne bu kibir, bunca çalım, yoksa dünya pek mi dar?
Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var.
Malın mülkün ve hazinen olmayacak sana yâr;
Bir gün göçüp gideceksin, eritecek seni har.
Ulu dağın doruğundan kuş bakışı bakmak var;
Güvenme ki devran sürer, lapa lapa yağar kar.
Çölde kaktüs bile seni yararlıkta pek aşar;
Kalabalık ağzındaki zırvalara us şaşar!
Yapıt diye sunarsın da içinde yok bir diş nar;
Mühür sende koşturursun insanları, kim takar!
Hak’tan yana geçinirsin, yüreğinde kaygı var;
Emin olsan hak yemezsin, ışıtmaz ki sende far!
Herkes sana mahkûm değil, onur denen bir şey var;
Şişmek sana yakışıyor, bilesin ki ince zar!
El sallasan yalakalar sürü gibi hep koşar;
Tutsak olan çıkarına keyiflenip pek coşar!
Seni bilen iyi bilir, üzerinde nazar var;
Arada bir mavi boncuk dağıtırsın, ne yazar!
Kelle paça pek yerinde, cüzdanın şiş, paran var;
İçin rahat olamaz ki vicdanında yaran var!
Sanmayasın herkes uyur, yerde bile kulak var;
Vur patlasın, çal oynasın, senin için şenlik var!
Bari biraz incelesin, nezakette erdem var;
Salt kendine dostsun belli, bunda da bir hikmet var!
13.08.2012
Seçil KaragözKayıt Tarihi : 14.8.2012 04:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu, Hiciv tarzı bir çalışmamdır. Saygıyla...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!