Sesli sözcüklerin bittiği yerde yürek konuşmaya başlıyor...dile kilit vuruluyor ama...yüreğe asla...
söylemek istediklerini sessizce haykırıyor taa derinlerden...ne duyuluyor ne de yanıtı var sözcüklerin...sadece düşüncede sadece yürkete kalması...acıtır insanın içini çıkmaz bir sokaktır artık
ne adresi vardır ne de gideceği bir adres...biriktirir ne varsa duygularnı hapseder çaresizce...bir volkana döner suskun yüreği....patlama noktasındadır ama kör olası gurur...ne söyler ne de işitmek ister tek sesli bir sözcüğü...bir de nakaratı vardır geçmişten kalan...söylenmiş sesli süslü tatlı duygusal...bir o kadar da acı sitem dolu yaralayıcı cümleleri tekrarlar için için...doluya koyar olmaz boşa koyarsın dolmaz ya işte öyle bir şey...gündüz düşünür gece yazarsın gönül sayfnıza...nedense
gecelerde ağır basar hüzünler...gözler hep ağlamaklıdır karanlık bir odanın loş ışığında...ne varsa gelip geçen yaşananlardan hepsi geceyi bekler beynini kemirmek için...tıpkı ağrı ve sancıların geceyi beklediği gibi...çaresiz yürek yazar yazar da tükenmez kalemi...niyedir bu susmalar...nedendir bu hayata küsmeler...sorar sor da bir yanıtını bulamaz yürek...ve günün ışıkları ile yorgundur artık kalem düşer elinden gözler kapanır...bir geceye daha yorgun girecektir yaralı yürek...kaç kez yazdıklarını bir kağıda karalayıp...bir adrese yollamak istese de...izin vermez ki o
bütün kalaleri yıkan ama hep önümüzde bir kale gibi duran yenemediğimiz gururumuz...
Kayıt Tarihi : 19.2.2010 17:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)