Sesin soluğun çıkmıyor yavrucuğum açlıktan,
Kaburga kemiklerin sayılıyor dışardan tek tek.
Dünyan yıkılmış gibi yatıyorsun içerde,
Seni gören bir ahh çekiyor içten içten.
Bir sabah vaktiydi çalındı kapım,
Kapat dedi gözlerini Azrail.
Kulak ver ölümün
Seni çağıran sessizliğine.
Zannetme kalacaksın dünyada
Gecenin karanlığı birden çöktü üstüme,
Fakirliğin hüznü,kimsesizliğin yalnızlığı.
Uzaklardan,taa uzaklardan bir ses duyuldu,
Ben içindeki bitmeyen ışık,ben umut ışığıyım.
Dağlar kadar yüce
Engin deniz kadar
Uçsuz bucaksız yanlızlığım.
Bir sabahçı kahvesinin
O eşsiz sessizliğindedir.
Güneşi yırtar birdenbire bir bulut
Yaşam akarsu gibidir,
Yavaş yavaş akıp gider.
Bazen sel misali coşar,
Bazen kağnı olur gider.
İnsan doğar,bir gün büyür.
Rüyasında düşünde zengin olmayı,
Uyanınca kendini yoksul bulmayı,
Kimsenin yüzüne bakamamayı,
Sefiller dışında kim bilebilir.
Sen her şeyimdin benim.
Bir ağustos akşamı bırakıp gittin.
Sen yaşantımın tek anlamı, tek umut ışığımdın.
Gökyüzündeki bulutlar kadar temizdi aşkım,
Sen kirlettin,ayaklar altına aldın.
Neydi günahım,neydi ki suçum,
Kuşun kanadındadır sevgi,
Göğün engin mavisinde.
Sazın bir tek telindedir,
Dağların en yücesinde.
Ağacın sallanan yaprağındadır sevgi,
Sen her hayalimde,her düşümdesin
Uyandığımda toz bulutu gibi dağılır,
Rüzgar çıkınca savrulur,yok olur gider,
Aslında görülmez ama hep içimdesin.
Gururun kırılmış senin,
Kapalı kapılar ardında kalmaktan.
İncinmişsin,hem de ölesiye bir incinme,
Yüreğin parçalanıyor,ikinci sınıf insan olmaktan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!