Ellerin yazdan sıcak,
Bakışların yıldırımlardan keskin.
Hala inatla neden beyazlamakta saçların,
Kış beyazlığına özendin sen; kesin.
Bir kırık kanat mı şimdi,
Günlüğün sayfalarında,
İşte o gün,
Gittiğinin ardından başladı
Sana dair karabasanlarım.
Acımasız kör delikler,
Karanlık ve yalnızlığım.
senelerce koştuk
olduğunu sandığımız
asla var olmayacak bir hayalin peşinden
takıldığımız her tümsekte
düşüp bir yerlerimizi yaraladık
“yalnız gecelerin ıslak sokaklarında dilimde acı bir ıslıkla yürüyorsam
bil ki seni söylüyorumdur sessizliğin kulaklarına…”
ağlamışsın çocuk
elinde atadan yadigar bir mendil
gözlerinde son batışı ufuk açanın
karanlık bir gök başında
hızla dökülmekte yanaklarına eksik sevinçler
Senli anlar vurdukça kapılarıma,
Çıyanlar bile korkak bakışlarını kaçırdı,
İnsanoğlu çiğ süt emmişti ya,
Seninki çiğlikten de fazlasıydı.
geçici hevesler arıyorken
geçici düşler kuruyorum
gülümsüyorum
dalıyorum
dağılıyorum
bir zamanlar
küçük dağların eteklerinde sabah
hiç olmadığımız kadar mutlu gamzelerimde neşemiz
ancak hiç olabilme ihtimallerimize ağlayan
yanar döner pervanelerdik
onlarca insan geçiriyorum
gözlerimin önünden
her birinde benden bir hal
her birinde benden çok yüklemimler
yersiz
yurtsuz
bir diyardan
bir diyara göç etmiş
kuşlar gibiydik
üşüdükçe bir kuytuda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!