Gurbet Diye Erir Yüreğim

-Sivaslı Gurbetçiye-
Sivas’tayım,
Seni düşünüyorum.
Arkamda Tecer Dağı’nın gölgesi gibi,
Simsiyah ardıçlar korusu,
Karşıda asırlık çamların
İçimi serinleten kokusu.
Bazen Kale parkına giderdim ,
Bugünse, Cıbırlar Parkı’nda kendimi bulmuşum.
Tavşan kanı gibi çayı yudumlarken
Patlayacak gibiyim, dolmuşum.
Yıldızları yutmuş kara bulutlar,
Bir sen varsın gökyüzünde, bir ben.
Seni düşünüyorum kardeşim,
Kartal bakışların geliyor
Gözlerimin önüne.
Dostuna şefkat dağıtan, yardım eden ölümüne,
Ama düşmanını bitiren, çürüten,
O, en korkusuz yürekleri bile eriten.

Yıllarca yar oldu kalbin sesine,
Dağları titreten sözler gurbetmiş.
Ay tebessümleri bulutta soldu,
Sevinci hapseden gözler gurbetmiş.

Sivas’tayım, seni bekliyorum,
Yukarı Tekke’de
Abdulvehhabi Gazi Camii’nin ışıkları yanmış,
Yanık bir sabah ezanı duyuluyor,
Ağaçlar kıyama durmuş,
Mısmılırmak sanki yukarı akmakta,
Lahana tarlalarını apartmanlar doldurmuş.
Sivas’ın serin yaz gecelerinden biri bugün,
Birazcık üşüyorum sanki,
Hükümet Meydanı’ndaki havuzdan
Su şırıltısı geliyor,
Direklerdeki sarı ışıklar karanlığı deliyor.

Sızılı türküler sahipsiz kaldı,
Matemler getiren sözler elveda.
Aşkın şavkı vurmuş güzel yüzüne,
Gülmeyi unutan gözler elveda.

Sivas’tayım, gelin artık diyorum,
“İş yok” deyip gittiniz,
“Soğuk” deyip sıcak bir ümitle göçtünüz.
Yürekleri erittiniz.
İstanbul’da, bir Sivas kurdunuz.
Yeter artık, yetti artık kokmaz oldu gülüm,
Bursa’da,Mersin’de çok durdunuz,
Kardeşim, bayramlarınız belirsiz,
Gurbette cenazeniz bile garip,
Yalnızca ölmek için mi gelirsiniz.
Gelin artık, birlikte gülelim.
Uzakları yok eden sevgimizle
Isıtalım gökyüzünü,
Kışı bile yaz bilelim.
Yeşile boyayalım boz dağları.
Boş kalmasın elim.
Küserim sanma sakın,
Hasretimdendir sitemim.
Gülümsemeyi dondurdum yanaklarımda,
Yetti artık, gelin artık.
Bayramları özlüyor evim.

Seni bekliyorum, yiğit kardeşim,
Gelince anamın gözyaşı diner.
Yüreğe su serpen, haber gönderin,
Sivas’ı Sivas’ta kurmaktır hüner.