Günümüzde Şiir'in Düşünce'yle, Düşünce'nin Şiir ile ilişkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
_______________________
_______________________
Sevim Erdoğan TEZEL
''DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM''
Demiş bir düşünür.
Öyle her düşündüğüm şiir olmuyor
ayıklıyorum içinden kara kuruları...
Örneğin; açık saçık sözler,
siyaset içeren sözler bende yok.
Argo ise tamamen elek altı,
hakaret içeren sözlerse hiç olamıyor.
Bu benim düşüncem.
Ben de böyle düşünüyorum.
Olmalıyım,
VARım.
Her güzel şey için ŞİİR GİBİ OLMUŞ denir ya
bu pencereden bakıp böyle düşünüyorum.
Benim elek altı dediğim kelimelerle düşünen yok mu VAR
ve okunası da oluyor şiirleri...
Ben galiba düşündüğüm yere hükmetmeyi biliyorum
böyle mi olmalıyım.
BİLMİYORUM.
Sevim Erdoğan TEZEL
______________________
Derin MAVİ
Ayrılmaz ikili, kan kardeştir düşünce ve şiir birbirleriyle bana göre..
Kimseyle paylaşmadığımız iç dünyamız şiirlerimizde güne çıkar, hayat bulur..
Yazdığımız ve yazmadığımız satır aralarında saklıdır bizden kareler.. Yaşam..
Eğer sevdiğiniz şiir yazıyorsa, varsa böyle bir merakı.. İşi gücü bırakın,
üşenmeden hepsini okuyun derim.. Ne konu, ne komşu.. Asıl şiir anlatır size onu.. :)
Derin Mavi ne demiş;
'Bana şiirlerini oku, sana kim olduğunu söyleyeyim.. :) '
Şimdi ben ne mi yaptım.. Bilindik bir atasözümüzü değiştirerek kendime malettim.. :)
Hırsızlık bu olsa gerek.. :))
______________________
Muammer CAN
düşünce şiirde imge demekti dün imge hakkında kısa bir açıklama yapmıştım.şiir imgesiz olamayacağı gibi düşüncesiz de olamaz...şiir sadece duyguları aktaran bir edebi tür değildir...şiir yeni dil olanakları ve yeni dünya görüşü sunmalıdır...çünkü şiir kültürel mirastır ve hep nasılı niçini nasıl olmalıdıra ulaştıran köprüdür.şiir insandan yanadır.o halde şiir düşünselin sanatsal uslubudur....muammer can
not:argo sanat değildir ve düşünce değildir.lümpenliktir
______________________
Nesrin CANSEVER
Soruyu okuyunca zihnimde Shakspeare’den bir sahne canlandı. Sezar’ın senatonun sütunları altında kan revan içinde yerde yattığını ve çevresindeki eli kanlı senato üyelerini görünce Antonius şöyle der: “Ey düşünce! Yırtıcı hayvanların arasına mı kaçtın, biz insanları terk edip? ” Günümüz şairinin yaşadığı dünyada, “düşünce”nin; “insanca düşünce”nin ne halde olduğu daha iyi nasıl anlatılabilir? Şiir, düşünceye kavuşmak için cesaretli bir yolculuğa çıkmak zorunda; hem kültürel yaşam alanında hem de insan tarafından bozulan doğada. Bu yolculukta tarafsız kalması imkansız.
Sonra Nietzsche’nin Zerdüşt’ünün ozanlarla söyleşisi geldi aklıma. Ozanlar: “Biz çok sık yalan söyleriz; çünkü az bilir, güç öğreniriz, ruh yoksulları gönlümüzü okşar, hele ki genç kadınlarsa bunlar; bu yüzden yalana muhtacız”, diyorlardı. “İçimizde ince duygular uyansa, doğa bize -gönül- sundu sanırız”, diyorlardı. Zerdüşt, onlara sıkı bir fırça atıyordu: “Ben bugünden ve dündenim ama içimde yarından ve öbür günden ve gelecekten olan bir şey var. Ozanlardan bıktım, eskilerden de yenilerden de; derinliğe düşmemişlerdir yeterince, duyguları dibe varamamıştır. Ama yerle gök arasındaki nice şeyi ozanlar düşlemişlerdir; hele göklerin üstüne: çünkü bütün tanrılar ozan benzetmeleri ve uydurmalarıdır. Biraz şehvet biraz da can sıkıntısı; şimdiye dek en iyi düşünmeleri bunlar olmuştur. Yeterince temiz değiller bence, derin görünsün diye suları bulandırırlar. Ağımı oların denizine attım, güzel balıklar tutmak istedim ama eski bir tanrının başı çıktı her çekişimde. Onların ruhu tavuslar tavusudur, büyüklenme denizidir! Seyirci, ister ozanın ruhu isterse manda olsun. Bıktım bu ruhtan, görüyorum ki o da kendinden bıkacak. Ozanları değişmiş ve bakışları kendine çevrilmiş gördüm bile. Ruh tövbelileri geliyorlar, gördüm; bunlar ozanlardan çıktılar! Gövdeyi daha iyi tanıyalı, ruh bence artık sözde ruhtur, kalımlı olan şeylerin hepsi de benzetmedir”
Ve en son olarak Ahmet İnam fısıldadı kulağıma: “Beden, şiirden yapılmıştır. Akıl şiire egemen olursa, bedenden korkup çekinip ya da bedene aldırmayıp, şiiri öldürür. Kuram yoğun yaşayan kimi aklıevvel şairlerin başına gelen budur. Bedenini dinlemeyen, onda atan şiir yüreğini duymayan, bu özrünü kuramlara sığınarak kapamaya çalışır. Şiir kurur. Bedendeki can gücü, doğanın bedendeki magması, beden ayakta durdukça Eros’u var kılar. Eros’u cinselliğe indirgemek yanlıştır. O, cinselliği için alan, bedenin yaşam atılımının anlam doğurganlığını taşıyan güçtür.”
__________________________
Ahmet TIĞLI
Düşünceyle ilgili şiir elbette var.Buna kavram şiiri ve son zamanlarda şiir anlayışları iki kategoride değerlendiriliyor..İmge ve Anlatı veya Anlatımcı şiir.Düşünce şiirini Anlatı şiiri içinde nitelendirmek gerekir.Kavram şiiri genellikle bir düşünceyi iletmek bir mesaj vermek için yazılan şiirlerdir.Yani bir amaç taşır.İmge şiiri gibi anlamı gözardı etmez ya da ikinci plana koymaz.Necip Fazıl Kısakürek in şiiri bir düşünce kavram şiiridir.Onun için şiir mutlak hakikate ulaşmaktır.Saygıyla.
Ahmet TIĞLI
_________________
Ali Rıza ATASOY
Geçmişte olduğu gibi, günümüz şairlerinin de dünya görüşlerini bir şekilde şiirlerinde sezmek mümkün olabiliyor. Özellikle belirli dönemlerde bu çok yoğun ve açık olarak şiirin hem diline hem ruhuna yansımıştır.Birkaç gün önce bir şiir okudum, şu anda şairini de şiirin adını da hatırlayamıyorum ama şiir 1968’li yıllara ait olmalı. Şiir de Ankara’dan Ayaş istikametine doğru güzel bir bahar günü tasvir ediliyor.Öyle bir bahar günü ki tabiattaki her şey adeta rengarenk biraz da mübalağalı olarak belki de bir cennet misali tasvir edilmiş.Buraya kadar normal, ancak; şiirin ortalarında bir yerde bir dize var ki ilginçtir.Bu kadar güzel bir tabiat manzarasının içinde şiirin ortasında bir dizeye “elleri kelepçeli olarak jandarmaların önünde Ayaş’a doğru götürülen bir genç” sokuşturulmuş, bu gencin ne iş yaptığı niçin tutuklandığına vs en küçük bir iz ve im yok şiirde.Şimdi bu şiiri okuyunca o günlerin siyasi konjoktörü içinde şairin hangi dünya görüşünün temsilcisi olduğuna ilişkin üç aşağı beş yukarı bir fikir oluştu bende, bilmiyorum yanılıyor muyum?
Şunu söylemeye çalışıyorum; geçmişte olduğu gibi günümüzde de şairlerin dünya görüşlerini şiirlerinde bir şekilde hissettirmeleri normaldir bence. Ancak bu özellik; kendi fikrinin illaki doğruluğu saplantısında ve de diğer görüşlere saygısızlık yapma ölçüsünde olmamalıdır.Şairin dili salt siyasi terminolojiden uzak kalmalıdır diye düşünüyorum, saygılarımla…
____________________
Aydın SEVGİ
Bence bugün,günün sorusunda bir sorun var..!
Bu soru yanlış.:((...üzgünüm.
Ama yine de şöyle diyebilirim.
Şiir beden,düşünce de şiirin ruhudur..!
Saygılarımla.
___________________________
Sevil NİZAMOĞULLARI
Düşünce şiiri'',şiirselliğin geriye itilmesi,buna karşılık belagatın öne çıkarılması anlamına geldiği söylenir. Mallarmé ise kelimelerle değil, fikirlerle yazılan şiir der.
Şiirin Felsefe, Dünyagörüşü ve İdeoloji ile olan ilişkisi, Düşünce Şiirinden somut olarak ne anlaşılması gerektiğini ortaya koyar.
Şair dünya görüşünü, ideolijisini şiirinde şu yada bu şekilde yansıtmıştır..Ama asıl düşünce şiiri yazan şairler felsefi bir düşünceyi şiirlerine aktarmış ve okuyucuyu düşünmeye yönlendirmiş. Aslında şiir okunduğunda bir lirizm vardır ve bir çok okuyucu bu lirizmden etkilenir, şiirin derinlerine girmez ama şair şiirde üstü kapalı olarak felsefe yapmıştır.
'Valéry şiirin fikirlerle yapılamayacağını savunur. 'Şiirin içinde fikir, elmanın içindeki gıda kadar saklı olmalıdır' sözü de oldukça ün kazanmıştır. John Ciardi'nin de bir sözü varmış, yeni öğrendim: 'Şiir fikirlerden söz açmaz, onları bir aktör gibi temsil eder,' diyor. Ben bu yargılardan şunu çıkarıyorum: Demek oluyor ki şair, en önce bir özümleyici; kendinde var olan bir şiir ortamına, ya da bir şair duygusallığına bazı düşünceler katmadan edemiyor; onlarsız yürütemiyor şiirini. Ayrıca, önce edindiği, sonra da şiirine ulaştırdığı bu düşünceler yok mu, onları gizleyip belli belirsiz bir hale getirmeyi de ustalık sayıyor. Okuyucuya gelince, onun durumu başka: O şairin düşüncelerinden çok, bu düşünceleri saklayan duygularla oyalanıyor. Şiir diye yüzeyde kalan bir görünüşü benimsiyor. Böylece duygulandırma dediğimiz, şiirin herhangi bir niteliği değil de, şartı olup çıkıyor. ' Edip Cansever düşencenin şiiri hakkında bunları söylüyor.
Şiir sadece duygu değildir düşüncenin etkisi çok büyüktür. Ama düşünceye şiirin etkisi ne kadardır tartışılır...
______________________
_____________________
Şiir Perisi GrubuKayıt Tarihi : 6.3.2007 21:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!