Günün rengi sarıp sarmalıyor çam ağacının yapraklarını, düşünceli adımlar uzayıp gidiyor bir adım önünden....
Şimdi ağaçların ışıltılı yüzünde
ve ayakkabımın altında takır tukur ezilen taşın içinde görüyorum
yaşamın anlamını,
suya kanan terli çocukların,
tek başına oturmuş etrafı kollayan kara gözlünün,
ağır adımlarla koşan yetmişlik amcanın,
hepsi bir olmuş da anlatırmış gibi yaşamın kısa öyküsünü,
zamanın çabuk geçerliğini aksettiriyorlar.
Oysa tekir kediler hiç ölmeyecekmiş gibi miyavlıyorlar,
güneşin rengi sarıp sarmalıyor çam ağacının yapraklarını,
ve sanki yüzyıllardır hep aynı insanlar koşup duruyorlar parkın çevresinde.
ayağının altında kim bilir kaçıncı kez eziliyor bu çimenler, kim bilir kaçıncı adımın bu,
yollar hiç bitmez, hep uzayıp giderler bilinmeyen bir yerlere varırlar,
zaman zaman duraksarlar ama hep kıvrılarak köşelerden alır götürürler yabancılaştırdıklarını.
Ağır adımların lakırdısında,
gün uyuşuk uyuşuk uzanıyor otların kısa aralarında,
sıcağından esmerleşiyor teni, bilmem kaçıncı kez, bilmem kaç yıldır...
tütünün dumanı önce ciğerlere uğruyor, sonra havaya karışıyor coşkuyla,
atın ölümünü bilir misin, yada zayıf hafızalı balıkların ölümünü...
Dağılan düşünceler, avare bir yürüyüşe dönüştürüyor tekmil felsefe sorunlarını
bizatihi yaşam-ölüm sorunu, düşük belli bir pantolonun düşük noktasında hormonal tepkilere neden oluyor,
üstelik sıkkın olmaktan öte bir derdi yokken insanın...
şairin dediği gibi
-...değil
- öyle bir 'sıkıntı' ki dayanılır şey değil
düşünmek, düşünmek ve bir çözüm bulmak,
sabahlara kadar kazımak tırnaklarınla duvarlara sessizliğini içinin,
kanatana dek duvarları, sökülene dek sıvaları teninin,
lambanın ışığı karanlığa dönüşene dek gözbebeklerinde
gece yarısı çam ağaçlarının karanlığında oturmak
.....
-...değil
- öyle bir dert ki 'anlaşılır' şey değil
Kayıt Tarihi : 12.9.2005 03:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!