Öteki kırılmalarımız ne zaman sonlanacak bilmiyorum. Bu nedenle kâbuslarımızın eksik olduğunu düşünüyorum. Kırılmaları ve kâbusları yan yana dizilen taştan noktalara benzetiyorum.
yan yana dizildikleri halde birbirleriyle kesişiyorlar. Birbirlerini 'öteki' durumuna getirmek için direniyorlar.
Onların neliğini ve nasıllığını duyumsamalardan yola çıkarak çok iyi biliyoruz biz.
Tanık olduğumuz değişimlerin, başkalaşmaların ve dayatılan içselleştirmelerin bu iki olgudan kaynaklandığını söylemek olası.
İçinde kırılmaların ve kâbusların olmadığı ya da ayırdında olmadığımız yok ediliş sürecinden payımıza düşeni almaktayız.
Yaşamı özgün kılan bambaşka bir kamaşma sorunsalı bu. Herkesi en zor olan gündeme kavuşturma uğraşıyla mı beslemek istiyorlar.
Hiç istenmeyen şeylere erişilir kılıyorlar bizleri kâbuslarla...
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta