Günümüzde Kuma
Tarih akışında kurulan ve insan kaynaklı yasalar ile şekillenen devletlerin var oluş gücü, inançlarımız gereğince var eden (Yaratan) gücüne bağlamayacak olursak küfre girmiş sayılırız.
Eğer inanan bir insan isek, var olan bir devletin varlığını var eden güce bağlamalıyız.
İlahi tecelliyat sonucunda var olan devletin bayrağı altında yaşayan mümin veya mümine olan kimse Amentü süresinin verilerine göre bu ifademi reddedemez.
Mümin insanlar İslam’ın sabit olan değerlerini Evrensel İslam’dan ayrılmadan kutuplaşan devlet yapısına evrensel olan islam inancını harmanlayarak yaşar... Ve huzuru bulmakta zorlanmaz.
Kutuplaşan devletler inanç alanını zorlamıyor olduğu süre içinde, insan inancını özgür bir şekilde yaşadığı devlet ile barışık olunca mümin mertebesine erişir kanaatındayım.
İnanç kriterlerini zora sokmadan yaşama şansı verilen devletlerin kural ve kaidelerine karşı gelerek, gerilim yapma eğilimindeki düşünce ve davranış şekli nifak (Bölücülük) ihtiva eder.
Bu gün birçok devlette medeni kanunu, ilahi değişim güdümünde tek nikâh aşamasına gelmiştir. Yani “var eden güç” (Yüce Allah C.C.) insanların Kur’an-i kerimde, Nisa süresinin üçüncü ayetinde görmek istemediği tek eşlilik teşvik tavsiyesini insan kaynaklı kanunlara yasa olarak kabul gördürmüştür.
Bu gün birçok devlette erkek ikinci kadın ile nikâhlanmasını suç kabul eden yasalar mümin insan inancında yine Amentü süresinin verilerine göre yaratan gücün kudretini aranmalıdır.
Bu yasallaşma şeklinde çok daha önemli bir nokta var. Yaratan birçok günahın cezasını ahiret yaşantımıza sakladığını biliriz. Ancak tek eşlilik ihtarını hafife alan insan yapısına bakarak devlet yasalarında bu tercihi suç konumuna taşımakla cezayı da yaşam zeminine taşıdığını görüyoruz. (Tabi eğer görmek istersek.)
Ancak bütün bu tedbirlere rağmen kuma olmayı kabullenen bir kadını bu arzu ve isteği olan yaşam şeklini kimse engelleyemez.
Yani olay kadında başlar ve kadında biter.
Bir başka bakış acısı ile kuma, cinsiyet varlığını sadece bir erkeğe yaşam garantisi olarak satan bir kadındır.
Yani hayat kadınından tek farkı, hayat kadını kendini sayısız erkeye satıyor, kuma ve metres kendisini bir erkeye satıyor.
Benim bakış acımda düzeni kurulu bir aile içinde diken gibi giren bir kadın cinsiyetini binlerce erkeye satan başka kadınlardan daha büyük bir tehlikedir.
Ama İlahi adaletin işleyişini dikkate almayan insanlar hep vardır.
Murtaza Akbaş
Kayıt Tarihi : 16.3.2008 14:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gördüğünüz gibi bu bir şiir değildır. Henüz yayınlanmamış Bütünleşme şifresi adlı kitabımdan bir görüştür. Bu görüş Kur'an-i kerimın insan kaynaklı yasalar ile globalleştiği zemine mercek tutar. bu bağlamda Kur'an-i kerimin evrenselliğinede dikkat çeker.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!