Tarih, tekerrürden ibarettir. Türkiye, dış güçler ve içimizeki hainler tarafından öyle bir hale getirilmiştir ki Milli birlik ve beraberliğimiz tehlikeye düşmüştür. Bu durumda Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabesi’ndeki şu sözleri akla gelmektedir:
“Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile Aziz Vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhit edebilirler. Millet fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir…
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! ”
Türkiye aynen o tarihlerdeki gibi yoksulluk, hatta açlık sınırında bir sefalet içinde kalmıştır. Vatanda faili meçhul, çocuk kaçırma, organ ticareti, ırza tecavüz, beyaz kadın ticareti, porno, hatta çocuk pornosu (En iğrenç boyutta) , uyuşturucu (Hatta ekmek arası… İlkokullara kadar inmiş durumda.) , kaçakçılık, kumar, gasp, hırsızlık, soygun, kapkaç, çek-senet sahteciliği, arazi mafyası, adaletin gecikmesi, mahkemelerde dosya birikmesi, rüşvet ve benzeri kanuna aykırı her türlü kirli iş almış yürümüş! .. Her gün gazete, radyo, televizyon ve internet gibi yayın organlarında, reklam yapılıyormuşçasına plânlı ve programlı bir şekilde, milletimizin imanını, inancını, kendisine güvenini sarsarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni kültür emperyalizmi ve misyonerlik faaliyetleriyle parçalama, bölme ve yok etme çalışmaları aralıksız sürmektedir.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta