Sen de gittin
Düştünde Ali Usta’nın peşine
Sessiz dingin
Biraz hüzünlü biraz kırık
Yaşamın yükünü vurup kalbine
Biraz yorgun biraz bitkin
Ve biraz da buruk…
Bütün mirasın şevkatindi onu da paylaştırdın evlatlarına
Alarak yanına avuçlarının çizgisinde saçlarımızı okşadığın zamanları
Sen de gittin
Bırakıpta bizleri bu köhne dünyada
Bir başına
Ah Ana dün gibi anımsıyorum
Evimizin taş duvarından atlayıp
avlusunda top oynarken düşüp dizlerimin kanamasını
Kolonya döküp sen üfledin diye acımadan iyileşen yaralarımı
Ki izleri duruyor hala.
Ağlamayayım diye sonsuz sevginle sürerdin ekmeğin üzerine salça
Bayram yeriydi sanki o an avlumuz
Ve ben çığlık çığlığa yine koşardım topa
Şimdi daha iyi anlıyorum ana
Sevgiyle serilmiş bir sofraydı yüreğin
Paslanmış umutlarımızın bile tuzu biberiydi
Suyuydu oruçlu zamanlarda iftara duran dudaklarımızın
Toprak damlı evimizin üzerine karlar yağdığında
Odun sobamızın üzerinde demlediğin kaçak çay tadında bakardın
Güldüğünde sobanın üzerindeki portakal kabuğu gibi kokardın
Sen varsan üşümek yoktu
Arkası Yarınlar’ı dinlerken gaz lambamızın ışığında
Kahverengi bakışlarınla kucaklar ısıtırdın bizleri
Bak şimdi gözlerim doldu ördüğün kazaklar düştü aklıma...
Sen varsan korku yoktu Ana
Sınırsız hüzünlerini silerdin mahallenin
Sabah uyanır uyanmaz kapımızın önünden.
İlk adımımız huzur
İkincisi sevgi olurdu bu yüzden.
Temiz kalsın diye rüyalarımız
Yıldızların yalnızlığını gökyüzünden alırdın da her gece
Hiç bir kâbus ilişemezdi uykularımıza
Fakirlik ayrı bir şey Ana
Ama sen varsan açlık yoktu
Yavrusunu gagasıyla besleyen bir kuş gibiydi kalbin
Velhasıl yer sofrasından kalkarken karnımız hep toktu
Ansızın aklıma düştü de soruyorum
Şimdi sen gittin diye ben öksüz mü oldum
Daha babamdan kalan yetimliğe alışamamışken
Kimsesiz mi kaldım Ana
Hı
Vicdanı tarumar geceleri kucaklayan karanlık bir ormanın içinde
Çürümeye yüz tutmuş bir ağacın en yalnız dalına benzettim kendimi
Rüzğâr estikçe çıtırdayan sesiyle..
Vah bana
Vahlar bana…
‘’Vakti geldiğinde herkes ölecektir
Ölümden korkma
Üzülme sakın ağlama‘’ demiştin
Korkmuyorum üzülüyorum
biliyorum ve sitem etmiyorum
Ama gidişindeki bu tat çok acı be Ana...
Söyle bana
Daha ben çocukluğumu unutmamışken
ben daha o ekmek salçaya doymamışken
Tırmanıp düşmüşken yere avlumuzda ki dut ağacından
Kanatmışken dizlerimi
Ve dizlerimde ki yaralar daha kabuk bağlamamışken
Bizi böyle bırakıp gitmen neden
Babamdan benim için aldığın harçlıkları daha harcamışken...
Gördün mü
Babam da geldi aklıma
Sen de biliyorsun
Hiç yaslamadım başımı Ali Usta’nın kaçak tütün kokan omzuna
Devrilecek bir Çınar’ım kalmadı artık
Nasıl anlatsam,
Ne desem
Nasıl kahırlansam
Nasıl dert yansam Ana
Bir haber gönder
Rüzgarlarla
Yağmurlarla
Yıldızlarla
Kuşlarla
Desinler ki;
Zeyno hakkını helal etmiş bu nankör oğluna...
Temmuz/2017
Amed
Kayıt Tarihi : 7.8.2017 00:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çok beğenimle şair
Saygı ile
Teşekkür ederim Yasemin Hanım, çokça saygılar okuyan gözleriniz varolsun.
Dert görmesin yüreğin kardeşim.
Mekanları cennet olsun
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum cigerime
Varol üstadım, sağol üstadım okuyan gözlerin dert görmesin.
Saygılar benden.
TÜM YORUMLAR (6)