Kadın 'günlük I'
İnsanlar nasıl tanışırlar biliyorum fakat nasıl tanışılır bilemiyorum.
Belkide bu yüzden olmam gereken noktanın çok gerisinde kaldım.
Neden böyleyim ben diyorum kendime. Cevabını bile bile. Açıklaması güç.
Hani içinde at'ın ve üsküdar'ın geçtiği bir söz vardır ya; Atlarını alıp alıp geçiyor tüm aşk romanı kahramanları olacak esaslar.
Ve yine derler ya! elleri böğründe bekleyen hep ben mi olacağım..
Kısa çöplerin müdavimi benim sanki!
Öylemi?
Galiba! Evet öyle!
Biliyorum.. ama neden!
Rüzgar bile hep göğsüme vurup ceketimi bozup duruyor. Rüzgarda isyan etmelimiyim. Neden bu kadar dıştayım ve dışarıdayım. Yakın olmak bu kadar zor mu. Yaşananlardan sonra evet..
Başkalarının hikayeleri var. Aşk hikayeleri. Aşkla yaşanan hikayeleri. Onlara bakarak 'ne de güzel' diyorum.
'Ve keşke bende..'
Yaş 35 derken yolun yarısını geçeli 4 sene olmuş. Dur durak bilmiyor bu zaman. Dursa da zaten hayat bitermiş.
Çok zaman geçti ve geçmeye devam ediyor. Yolun neresindeyim bilmiyorum. Vakit çok geç oldu diye düşünüyorum. Bu düşünceler adeta beynimi kemiriyor. Zihnim kendi yarattığı sun-i buhranlar anaforunda oradan oraya savruluyor. Fakat geç olması hiç olmamasından iyidir, öyle değilmi.
Sonunda hayatımı geç kurdum ama çok mutlu oldum demek isterim.
Neyse..
Hayatım her zamanki gibi rölantide. Kalbim sevginden yoksun. Kendinden geçip aşk hülyalarının arefesine ulaşamamış. Belkide bir güzele bağlanmam gerek. Fikri düşüncelerim yine boşlukta. Bir yâr'a sarılmam ve onda kaybolmam gerek. Kötü anılarım ve geleceğin endişe sarmalı tahayyüllerimi darbelememeli.
Sarp yokuşları tırmanmak mi, o benim mesleğim oldu. o iş ne de zormuş. İşte bir aşılması güç engel daha..
Başını iş ile meşkul eden ben. Evet sana diyorum sen.
Derken bir anda onu gördüm. Bilindik, fakat adını koyamadığım bir kıpırtı yaşıyorum sanki. İlkin bir şey olmadı. Belki de oldu. Bilemiyorum. Ama sonra olan oldu biliyorum.
Acaba yinemi başlıyor çaresiz oyun. Zihnimi kendi dişlerimle tekrar mı kemireceğim. Izdırap dolu bitmeyecek günler, geçmeyecek saatler yinemi başlayacak.
Galiba evet!
Bir dost odasında sürpriz karşılaşma. Konuşmadan, laf atılmadan bedenin belli belirsiz meşhur dili ile gelenler, sıyırdı geçti kendi ritminde atan kalbimi. "Ah kalbim gerçi sen bu dünyada ne kadar da garipsin" Geride eserini bırakarak. Belkide her zaman olabildiği gibi yanlış anladım.
Keşke öyle olsaydı! Yaşanan dan sonra kalbimde bir balans ayarı hissettim. Sen odadan çıkınca anladım sanki. Çokta üzerinde durmadım.
Sonra bir topluluk ortasında. Karşılaşmak..
Selam verdin bana.
Ve ben, kalbime vurulan o ayarın ustası şenmişsin, onu anladım.
O, zaman diliminden sonra artık onun karşısında ki ben, ben değildim.
Hiç aklımda olmasada bir kadın, artık sen aklımdasın. Beyin zarıma giden kıvrımlarda ince bir sızısın. Ve zarif adamın dediği gibi benim için birşeysin ve artık varsın hülyalarımda.
Aşk biletimi kestim, Artık zihnimin ufuk çizgisinde geziniyorum. Sarp kayalarında ve tehlikeli azgın sularında cirit atıyorum. Biri benliğimi durdurmalı. Galiba Yavaş yavaş ölüyorum. Aşktan da ölünürmüymüş deme bende (derdim) o kenarında dolaşılmaması gereken yanılgıya düştüm, şimdi şerbetinden içiyorum ve evet yavaş yavaş ölüyorum.
Hayattayken tekrar dirilmek kolay değil.
Peki şimdi beni kim hayata döndürecek..
Mahfi Avni
Kayıt Tarihi : 23.12.2024 00:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Değerli yorumlarınız içşn teşekkür ederim.
"Hiç aklımda olmasada bir kadın, artık sen aklımdasın. Beyin zarıma giden kıvrımlarda ince bir sızısın."
Bir okuyucu olarak dışardan bir gözle yaptığınız değerlendirme çok değerli. Teşekkür ederim.
TÜM YORUMLAR (4)