Öfke biriktiriyordu kadın heybesinde..Yorgunluğunun dinlenme durağında suskun gidişlere ağıtlar yakarak göz yaşının tuzunu biriktirdi..
Gün sessizliğe gebe iken güneşe uzattı elini yanmadı.!
Yola çıkma zamanı geldiğinde aynaların kırık dökük anılarına yolculuk kısa sürmüştü..Yüzünde ki çizgileri parmak uçlarında çizdi yeniden..
Erkeğine öfkeli bakışlarında aniden döndü kalktı yerinden fırlatır gibi attı tokadını güne çaresiz..
Anlamsız imgelerinde keşkelerinden bitkin yürümeye başladı o uçsuz bucaksız tozlu toprağında yaşamın...
soru işaretleri ile dolu karışık öfkeli yorgun..İhaneti ilk tanıdığı günden bugüne pişmanlığın dikenli hırkasını çıkarmıyordu üzerinden..
Katil biz zamanın celladı boğarken umutlarını toprağa düşürmeden şen kahkahası dilsiz...
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış