Akşamı alacası çökmüştü kente..Yalın ayak bir yalnızlık çıplak ayaklarını sürüyerek dolaşıyordu sokaklarda..imlası eksik kuralsız bir cümle gibi suskundu kadın....
sabah tan yeli silkindi bir ömrü omuzlarından..güne bakan çiçekleri gibi mağrur kaldırdı başını..Toprak insan kokuyordu yağmura küskün..
Bu yıl hasadı bol verimli olacak dedi baba çocuklarının gözlerine bakarak..Umut her zaman bir göğsün kafesinde nefes alıyordu..Kadınların güne bakan çiçeklerin arasına yayılmasını seyreden çocuklar..
Perişan bir görüntü içinde yorgun yılgın bakışları kesiyordu ruzgar..
Anne kapları ovalıyordu öğlenin yakan güneşinde..Toprak ıslanıyor ıslandıkça süzülen suların içinde geçen bir suret oluyordu yarınlar yollar..
Çok yorgunum diye durmadan mırıldanan kadınlar onlara eşlik eden yaşlı nineler..
İlk kez çığlık atmıştı böylesine gün
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.