GÜNLÜĞÜMDEN -?
Merhaba sevgili Tutku! Aslında, seninle dün de söyleşmiştik. Ama bu lap top yeni olduğu için, henüz tam kavrayamadığımdan, yazıyı nereye kaydettiğimi bulamadım. Olsun, hatalar yaparak-deneyerek öğreniliyor herşey.
• Biliyor musun Tutku? Hayatımda iki büyük devrim aynı anda oldu. Ben artık profosyonel olarak çalışıyorum. 16 Ocakta Alanyumda işe başladım. Yıllarca, hep başkaları için bir anlamda zorunlu olarak, gönüllü çalıştım. Şimdi para kazanıyorum.
Anar'la birlikte, özel bir seramikten, takılar üretiyoruz ve standımda sergileyip, satışa sunuyoruz. İnsanlarla iletişimim iyi olduğundan, ben satış bölümündeyim.
Bir aydır işler çok durgun. Bu ay sonunda,dışarıda çalışmaya başlayacağım. Sezon açılıyor. Turistler gelmeye başladı bile. En kısa sürede, İngilizcemi geliştirmek ve biraz Almanca öğrenmek zorundayım. Yeni bilgisayarımı tam kullanmayı öğreneyim. Yabancı dil işim kolaylaşır.
Beni burada çok seviyorlar. Hiçbir biçimde yadırgamadılar, dışlanmadım. Her sorunumda, destek ve yardım görüyorum. Ben zaten uyumluyumdur. Pozitif enerjim, çabalarım, çok olumlu etki yapıyor. Normal bir ortamda, normal insanlarla. Hem de, Alanya'nın en büyük alışveriş ve eğlence merkezinde çalışmak, çok anlamlı.
İkinci büyük devrimim: Artık, evim tamamen bana ait. Ve geceleri yalnız kalıyorum. Şerife'den ayrıldım. Öyle gerekti. Yeni bakıcımın, belli saatlerde benimle ilgilenmesini istedim. Öyle kötü bir deneyimden sonra, böylesi çok daha iyi ve güzel.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...