Günlerimi Sana Bağlarken 3

Günlerimi Sana Bağlarken 3

Eksilen duygulardı aslında gidenin arkasında bıraktıkları düşünceler. Kalan bir ömürdü yalnızlığın içinde varlık savaşı veren. Oysa sevgiydi tüm düşüncelerin üstünde haklılık savaşını kazanan.
Garip bir yalnızlıktı aslında kendi kendine sahipsizliği bölüşen dünler ve de gelecekteki çaresizlikleri idi gidenin ardında bıraktıkları.

Kalansa o anlık şaşkınlıklarla yaşamın son anlarında var olduğunu düşündükçe, sadece ağlama hisleri ile kendine umut bırakırdı.
Sevmek kendince haklılığı ile yaşamdan ziyade, ortak yaşamın içindeki itici güçtü yaşama dahil eden.
Sen sevgili, sahipsiz attığın adımlarla ve davranışlarınlaydı kendinden ziyade çok sevdiğini iddia ettiğin can dediğineydi verdiğin zarar.
Yaşam sensizliği ile ona ettiği baskıydı asıl düşünülmesi gerek kalan için önemliydi.

Her an ben sevdim seni iddiaları ile ortada yabancı pozlar bıraktığındı gidişinden sonraki seni kalana tanıtan.
Ve sen sevgili, verdiğin umutların dışındaki davranışlarladır ki, yaşanan bu yalnızlığın içindeki sahipsizlik korkularıydı yaşattığın.
Aslında yaşama dahil ettiğim bu inanmışlık duygumdu yanılgılarıma sebep olan.

Umut yaşamın içindeki varlık duygularımıza sebep olarak, direncimizi arttıran.

Dünlerin yaşanmışlıklarının düşüncelerimle tekrarlanan görüntüleri kara bir yastır bu.
Korkuyorum hem nefes almalarından hem de nefessiz kalmalarımla sebepsiz endişeleri yaşamamdan.

Oysa dünlerde sevilgen zamanlarım vardı. Korkusuz umutlarım, korkusuz bakışlarım vardı.
Daha doğrusu kendi kendime yetiyor ve yetiniyordum hayatın bana verdikleriyle.
Geniş bir huzurum vardı yanımda oluşunla sen nefes almalarının yokluğunda.
Yarınsız korkulu düşlerim yoktu yarınlardaki umutlarım yüksek dozlu sevinçler yaratıyordu yarınlardaki varlık hislerim.

Yokluğunun zamanlarında riyayı sevgide tanımamış ve düz hesaplarla düpedüz yaşıyordum.
Asi kurgularım yoktu her düşsel isteklerim kendi iç güdümle oluşur şimdiki gibi senin etkinliğin o günkü düşlerimde yoktu.

Güneş doğmadan uyanınca gözlerimi açtığımda ilk sana bakmalıyım, derken gündüz uykusundan uyandım.

Kararan güneşe bakıyordu, akşamın ilkindeydi düşlerim, geçmişten korkmamıştım, özlemlerini yaşarken gelecekti, asıl bedensel direnç isteyen
Aslında umutsuz düşlerdi ruhumda hırpanilik yaratan.
Hak ettiğim sevme duygularının kayıplık zamanlarını yaşamaktı asıl ruhsal yapının hırpalanmasıydı yaşamımı zorlaştıran.
Unutulacak duygulardı aslında geçmişi boşa almak için.
Oysa kabul edilmiş yaşam biçimimdi saygın sevginin içinde barınmak.

Gök yüzünde şimşek çaktığında ardından benim sevdiğim bir şarkı çalınır da, duyarsam eğer, geçmişte söylediğim bir cümle varsa veya yazdığımı da unutmuşsam, sen yine de oradan bir cümleyi hatırlarsan, arka arkaya yazdığım cümleleri bir yerlerde tutuyorsan veya bir cümlem ile kirpiklerin ıslanıyorsa, içinde bir yerlerde bir şeyler acılandırıyorsa, sen bil ki vazgeçilmiş her şeyin, her anın içinden kaçtığımı da biliyorsan eğer, bir gün en hoşnut kaldığın bir manzarayı hatırla benim için.

Bil ki ben, her günün sonunda gökyüzünde görünen “Küçük Ayı” yıldız topluluğunun dördüncü yıldızına bakıyorum.

Tüm yalnızlıklarını bana bırakırken, sahipsiz düşlerle, yılları arkamda bırakırken, seni düşleyeceğimi mi sandın?
Çoğu zaman insan kendi kalabalıkları ile konuşmalar yaşatır kendine.
Umut sevgili sen varlığına gömülmüş iken yalnızlığın sahipsiz düşleriyle kendi ekseninde döner.

Yılların yalnızlığını benim bedenime yüklerken sen, kaybolmuş düşler içinde asıl sen de yok oluşa düşecektin ki bilmiyordun çünkü her zaman sen güçlüydün.
Zaman senin ağlamalarını da kaydetmiştir şüphesiz.

Sadece ben düşleriydi yaşamıma güç katan.
Ben tek başıma idim yaşama zamanlarımı sırtlayan.
Hayat yuvarlanmış taşları bazen kendi kendine de yığar ki sen hep güçlü zannediyordun kendini ki senin ağlayışların ve gülüşlerin gölgeleri hareket eden pençelerden zapt edilirdi şüphesiz.

Seni sevmek, tüm kaderi tek başına yüklenmekti belki de?
Yolların karanlığıdır ürküten.
Aslında yalnızlık hissi garipsetmiştir düşleyeni. Oysa karanlığın içindeydi korkunun ardına sığınan özlem oysa derken, yıllar ve baharlar ardı arkasına tökezler bir heves özleme. Bir yakarış geleceğe umut içinde bekleyiş.
Aslında karanlığın içinde gizliydi, sabaha özlemler sevgili düşlerinde.
Oysa bakır çalığı bakışlarıydı ardına sığındığımız zaman ertesinde garipsenen kendi düşleriydi kendine teselli bırakan.

Yokluk ve yoksunluk düşlerden uzak duruşa belki de bir simgeydi yalnızlık içinde beklentileri barındıran.
Oysa nankörlüktü çoğu zaman hayata söylenmek şüphesiz özlemin içinde varlık savaşı vermek vardı zordu ama zorunluydu.

Her ne kadar özlemle nefreti bağlaştırdıysak, bir o kadar beklemek vardı kaderde sevgili özlemi ile.

Zaman sahipsizlikle açardı kanatlarını taşımak için öfkelere sığınmış özlemleri.
Sevmek gözlerinin içindeki kuru kuruya yaşla her an her daim eritirdi bedeni ki kendini yalnız hissetmekti sevgiye öfkeyi.

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 27.5.2020 19:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yokluk ve yoksunluk düşlerden uzak duruşa belki de bir simgeydi yalnızlık içinde beklentileri barındıran. Oysa nankörlüktü çoğu zaman hayata söylenmek şüphesiz özlemin içinde varlık savaşı vermek vardı zordu ama zorunluydu. Her ne kadar özlemle nefreti bağlaştırdıysak, bir o kadar beklemek vardı kaderde sevgili özlemi ile.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Yılmaz 4