Unutmadan yazıyorum.
Usulca geldim beşyüzseksensekizle.
Fakat inişim sonra koşuşum inanamazsınız beni de şaşırttı, yolcular da belki anlam verememişlerdir böyle tatil gününde, belki de kimse farkında değil içimdeki telaşların.
Şimdi en iyisi baştan anlatayım.
Günlerden Pazar hasta ziyaretine gitmeye yeltendim, içime ukde olup duruyor durumu kötü, gitti gidiyor dedikçe, eski mahalleme arkadaşımın annesine, çocukluğuma bu bahaneyle. Sokağımı, parkımı, çarkımı göresim kabardıkça kabarıyor içimde bir dağ oldu.
Otomobil kullanmıyorum böyle daha özgürüm, daha çok geziyorum oysa özgürlük sandım bir arabaya atlayıp her yere onunla gitmeyi, esaretmiş, dünyalarımızı küçülten, yeni anladım.
Aradım arkadaşımı İstanbul’a dönmüş, dedi iki gün sonra geleceğim o zaman gel hem de görüşürüz.
Çok işim vardı anlayacağınız bir anda hiç işim kalmadı.
Zaten babam öleli işlerimin dörtte üçü bitmişti, ah babam işli güçlüydü benimle, neredesin, ne yapıyorsun, gelsene…
Sonra çarşıya gidecek kitapçıyı gezecek vaktim oldu, bakıyorum hazine dairesinde pırıltılı elmaslar, altınlar, pırlantalar, birini bırakıp birini alıyorum, bıraktığımı tekrar alıyorum, hepsini yutasım var.
Orada şeye rastladım, şeye ya adı gelmiyor aklıma. İçten gülümseyip selam verdim, o da aynı şekilde fakat tanımadı beni, bozuntuya vermedim ama nasıl tanımaz acaba çok mu değiştim diye bir kaygıya kapıldım, fazla da görüşmedik ki aslında isimlerimiz daha çok dolanan ortada bak onu da, ismini yani, hatırlayamıyorum bile, gelir aklıma neyse.
Uzatmayalım epeyce vakit geçmiş elimde bir şiir kitabı altı liraya, atladım metroya başladım okumaya bir durak sonra Artvin’de indim aklım kitapta kaldı.
Bu sefer yolum uzun ringe bindim rahatça okuyabilirim epeyce, tekrar baştan başladım, güzel şeyler olacak gibi. Okuyorum, tanıdık duygular bazen benimkilere benziyor, şaşırtıcı sonra. Ne güzel diyorum kimsenin yüzünde manalar aramıyorum kitabımdayım. Kimse benim yüzümü gözlemiyor, tabi canım kitap okuyan biri saygındır sonra.
Bir durakta duruyoruz, Gaziantep. Entepliyim derdi eskilerden yaşlı bir amca, kimi Ayıntap dediğini de anımsıyor gibiyim. “Işıltılı kaynak” demekmiş, her şey olup bittikten sonra baktım anlamına. Her neyse, nerede kaldığımı unutmamak için bir işaret kendimce, işte o sayfadayım.
Bir ağlama nöbeti, tutamıyorum kendimi, yanımdakine baktım genç bir delikanlı kulaklığı kulağında, telefonuyla alakalı iyi dedim farkında değil durumumun fakat benim sinirlerim mi bozuk bu halim ne? Sağ elimle ağzımı kapatıyorum, yalandan öksürüyorum, gözlerimden yaşlar süzülüyor, gözlüğüm var görmezler diyorum niyeyse, gören görsün benim elimde mi ağlamak, ağlamamak. Sonra, o durakta göğe bakıyorum istemsiz, istemsiz değil aslında o sayfadaki şiir bak dediği için. Öyle bir şey oluyor ki mucize gibi bir şey yani, çocuklar göğü boyamışlar adeta, apaydınlık ve bir uçurtma öyle yüksek, öyle süzüm süzüm süzülüyor, korkusuz ve titriyor sevinçten, buradayım beni gör der gibi.
Bir şey görmek için bir yere bakıp görmek ya da görememek başka, bir yere bakıp ummadığınız bir şeyi görmek çok başka, seviniyorum, güçleniyorum birden, bu iyi bir işaret, her şey yerli yerine oturuyor.
Uyar, uymaz mı hiç, bunların hepsi aklıma, fikrime çok güzel uyar. Neden okumadım bugüne kadar beyefendiyi, benim ayıbım ne kadar çok şey yaptım sanıyorum, ne kadar çok şeyi yapmadım aslında ama pişmanlığa vaktim yok.
İçimi kaplayan sevinç, içimi dolduran dizeler, bir fikir sağanağı taşıyorum her şey geliyor aklıma, aklımın alamayacağı kadar çok şey, adını da hatırladım, mürüvvet, “insaniyet, mertlik, cömertlik, iyilikseverlik” demek.
Yarım kalmış tüm şiirleri bitirebilirim
işte öyle koşarak iniyorum
unutmadan yazıyorum.
…
Şimdi bir mesaj geliyor telefonuma aynen şöyle
- Akşam üstü pazara gitsek mi uygun olursan beş gibi dedim?
- Yok canım bugün pas geç
- Yaaaaa
- Ya kalmadı yoğurt var
- İnince ekmek alır mısın?
- Aluruğk
- Yunis’den bide zeytin al canım o aldığından
- Ok.
Bu arada çayı unuttum ocakta, suyu bitmiş kaynaya kaynaya, su koydum yeniden, iyi bir çay çekiyor şimdi canım, içerim birazdan.
Kaldığım yerdeyim, tekrar okuyorum, yalnızım, haykırarak ağlıyorum, öyle böyle değil zırıl zırıl, doya doya ağlıyorum, yine ağlıyorsam bir şey var bunda ama ne var? Bilmiyorum.
Sayfalarını kıvıramıyorum, ayraçları da sevmiyorum ayrılığı çağrıştırıyor, günlerden Pazar, Ayıntap.
Mart 2017
Kayıt Tarihi : 11.5.2018 12:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Günlerden Pazar.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!