.
dün;
hızlı hızlı notlar aldım
bir papürüsü kızarttım
üç kaşif ölmüş
onlara bakıp kaldım
sonra seni aradım birşey bulamadım
dünden sonra;
karşıya gittim
ekmek alacaktım
bahçede çiçeklerime baktım
özlemişim kokularını
az daha özleyim dedim işte
koklamadım
bahçe kapısının oradaki
yediverenler kuruyacak sanki
klorlu sudan mıdır nedir
kuruyorlar sanki
sanki işte zehir veriyorum diplerine
ben zehirci değilim
sadece sevdim
evvel ki gün;
çatıya çıktım
kuş olacaktım işte
kanat çırptım
aşağı baktım
yüksekti
dedim ki yüksek burası
düşersem kesin ölürüm
ölümden çok korktum
sonra indim aşağı biliyormusun
yukarıda durduğum yere baktım
işte oradayım dedim
hem korkunçta değil di
sanki ışınladım kendimi
ölmedim işte
sevindin değil mi
evet de gülümse hadi
ondan üç gün evvel;
annem hep soruyor
yalnızsın
korkarsın sen yalnızlıktan diyor
yok dedim anneme
alışıyorum her şeye
bir seslere alışamadım dedim
kızdı bana
az kendine bak
şımarma dedi
bazen annem kızar bana
serseri oğlum der
evet en seseri oğlu benim
çok çekirdim zamanında
unutmuyorlar işte
bir keresinde
kalktım gecenin bir vaktinde
küçüktüm
on üçlerimde işte
koca bir karpuzu yedim tek başıma
doydum çok doydum
karnım bir ağrıdı sorma
şimdi bir dilim karpuz yiyorum
karnımda ağrımıyor ki
ondan beş gün sonra;
seni kokluyorum bazen
arkadaşlara kokuların önemini anlattım
dinlediler biraz
sıkıldılar sonra
ben sonra çay istedim
kokladım çayı
sabah gibi kokuyor dedim
kendi kendime
kimse duymadı
içimden demiştim ondandır
sonra eve döndüm
terlemiştim
acaip kokuyordum
koltuk altını terliyken koklasana
işte öyle
sonra duş aldım
ben bazen hep duş alıyorum
terleyince güzel oluyor
mis gibi oluyor insan
birde ayaklarım çok iyi
nasır falan yok
sabunda dürmüyorum
ellerimi gül sabunu aldım
onla yıkıyorum
hani uyurken diyorum
elimi çenemin altına koyunca
ellerim gül kokuyor
sigara kokmuyor
tütün kokusunu sevmiyorum artık
sende içme
kötü bir şey
ki sen zaten içmezsin
beni öpsen iğrensende
bende içmesem
ben kendimi öpemiyorum zaten
tiksinmiyorumda
kokuyorum işte bazen
yedinci gün akşamı;
yolları düşünüyorum
bir mp3 çalarlı teyp alsam
şöyle bir kaç baba gurp diyorum
sırayla dinlesem
eskiden sevdiklerimi çok sık dinlemezdim
bıkarım diye
sonra çok şarkı var yeryüzünde
bilmediğim isimler
onları dinliyorum bazen
era var mesela
enigma
peter gabriel
nusret khan
ravi şankar
çok var işte
birde rock dinliyorum
eskiden metalicayı takardım teyibe
besyüz kilometre dinlerdim
uzun gelmezdi yollar
kolarım ağırırdı biraz
biraz sırtım
durur su içer yemek yerdim geçerdi
hareket etmek lazımmış
ben yolda giderken hareket etmiyorum
bir sigara içerken belki
araba ediyor fakat
ben etmiyorum
bazen 140 kilometre hız yapıyorum
o zaman iyi arabam olsa 200 kmde yaparım diyorum
belkide yapmam
bir kere yapmıştım
yok acaip incelmişti
korkmuştum
kalbim güm güm atmıştı
senin kalbinde olsa
heyecandan da olsa
atardı güm güm
ben seni düşüncede
kalbim güm güm atıyor
çok ağrıyor bazen
bazen düşüyorum rüyamda
çarpıyorum duvarla
bir şey olmuyor ki
korkma
tatil arası salı günü herhalde;
dün birini tekmeledim
tokat attım
dişlerini kırdım
çok kabaydım
vahşi bir kaplandım
kendimi acaip sevdim
aslanım benim dedim
güldüm sonra
ne komiğim ya dedim
sen beni komik bulmuyorsun ki
sana komik olmadım pek
sen az gülüyordun
ben çok komiklik yaparım
yani ortamı seversem
yoksa beton gibi dalar giderim
çok grilerim var işte
sana söylemem
sana sanki kıyamıyorum
belki de seviyorum seni
evet ksin seviyorum seni
yoksa bu kadar içimde bekletmezdim
seni seviyorum evet
bana sevgilim desen bir gün
hiç söylemedin sanki
evet söylemedin
bak hatırladım küstüm sana
televizyonun çalındığı gün;
televizyonum çalındı
sonra çalınsın dedim
ben televizyon izlmem ki pek
hiç izlemezdim
üç senedir belki
bazen izliyorum
kan gövdeyi götürüyor
sevmiyorum televizyondaki insanları
dedikodu falan
aptal aptal dizeler
evet zekiyim ben
pek televizyon izlemiyorum
zaten çaldılar
izleyememde bundan sonra
çalan izler mi acaba
sanmam
düğmesi açılmıyordu ki
acıp baksaydı keşke
morali bozulmuştur kesin
fişinide kesmiştim
televizyon hafi diye şüpelendimi acaba
bir gün merak ettim
o kadar şey nasıl sığar içine dedim
açtım baktım
topalayamadım
çöpe attım parçaların çoğunu
birde elektiriğe çarpıldım
acaip acıtıyor
dene bir gün
koltuk altları
tabanlar
yani hassas yerlerin çok acıyor
benimde çok acıdı
sonra geçti
annem kızdı hatta
elektirik çarpar dedi
biliyorum dedim
ben elektiriğe çarpıldım
acıtıyor
sen çarpılma bak
çok acıyor
otuz dakika önce;
seni boncuk boncuk özledim
senden bir tane daha olsa
ne güzel olurdu dedim
senden bir tane daha yok değil mi
olsa onuda severdim kesin
ben seni hep seviyorum
çok düşünüyorum bazen
sanki her gün
çok işte
bazen uyuken uyuyamıyorum
ezan okunuyor
sonra uyuyorum
bazen sen hüç bir zaman olmuyorsun
ben uyuyorum
sen yoksun
senden bir tane daha olsa
iyi gelecekti bana
çok severdim onuda
bayılırdım
canımın içi derdim
balım derdim
bebeğim derdim
çok şey derdim
belki seni seviyorum derdim
sonra susardım
şimdi;
sen yoksunya
hep susuyorum
ağzım dudağım kuruyor
çok kuruyorum
sen yoksunya ben hepten susuyorum
bak susuyorum
su yılı / yürürken susanlar mevsimi
.
Zafer Zengin EtnikaKayıt Tarihi : 15.8.2006 18:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yine döktürmüşsün yüreğinin kuytularında ne varsa,harikasın.
Çiçeklerini klorlu sularla sulamaktan vazgeç...Erzincan'ın dağlarındaki karlı sulardan ısmarla, bir ömür solmazlar.
200.km hızı, aklının ucundan bile geçirme...
örnek insandır şair...
Verdiğin onca emeğe değen bir şiirdi,öykü tadında.
''kendi kendine yazılan satırlarkendi kendine yazılan satırlar'' oysa kaleme hükmeden bir yürek var ortada..
Selam ve saygıyla
TÜM YORUMLAR (2)