Eyyâm geçiyor muntazaman mu’cibi devran
İnsan gibi hayvan da nefes almada her an,
Mestûr olan insandaki can, böylece izhâr.
Enhâr akıyor koskoca deryâlara doğru
Zürra’ su ararken boşa isrâf gibidir bu,
Bulmaz bunu uygun küçücük çay, koca cuybâr.
Harp günleri ekser gece etfâl yatıyor aç
Cenk sonrası evlerdeki halk ekmeğe muhtaç,
Hakk eylemesin canlı iken kimseyi idbâr.
Mebzul para, pul var diye eslâha üşüştük
Hak çiğneyerek yanlış olan yollara düştük
Her devrede Mevlâ veriyor bizlere ihtâr.
Artık seçenek kalmadı hiç, zâtına Bâki
Pîrân da gider merkade, takdîr-i ilâhi,
Ukbâya giden herkesi hıfz-etmeğe yer var.
Eyyâm = günler Mestûr = gizli, kapalı
İzhâr = belli olur, meydana çıkar
Enhâr = nehirler Cuybâr = akar su
Zurra’ = çiftçiler, ekinciler Etfâl = çocuklar
İdbâr = talihsizlik, düşkünlük Eslâha = silahlara İhtar = tenbih, hatırlatma Pîrân = İhtiyarlar, yaşlılar
Merkad = mezar Ukbâ = öbür dünya, âhiret
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
/ / . . / / . . / / . . / /
Kayıt Tarihi : 16.9.2007 17:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!