Güneşten Geliyorum (3) Şiiri - Sait Açıkgöz

Sait Açıkgöz
42

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Güneşten Geliyorum (3)

hafif es rüzgar
hafif
durulsun deniz
karıncalar su içsin kıyısından
sabahın ışığı
sessiz
gidiyor aramızdan

rüzgarlarla kardeş oldum kaç kez
kaç kez kırdım çeliği belinden fırtınalarla
bugün
hafif es rüzgar
hafif
es

Güneş değiyor denize
dudağına tuz olayım
üstüne kan aydınlığı örtünüp
alıp başını gider gök
sabaha deniz olayım

ağıdımda her sabahın ışığı var
kara giymezdi bu deniz toy
gökyüzü uzatırken
göğsünü
deniz emiyor
süt akıyor güneşten

çocuk bu Karadeniz çocuk
on beş takım yıldızımı emiyor geceleri
bir yıldız var orada
zincirli prensesim
Andromeda
değdi çelik bir bıçağın parıltısına

Sürmene’de uşaklar neden
çamur sıçrıyor bastığın yerden

mal yükleyen hamallar
kendi istifini taşır Kahya’nın
tükürük çamurundan
bir ülke kirleniyor
akrepçe akıtır zehrini
onulmaz sol yanım

yağmur yağar üstüne
Değirmendere’sinin
Sürmene çamur
kim bilirdi kastını
Trabzon İskelesi’nin

topal zekanın keskin bıçağı
yol kesen Kâhya Yahya
tarihin akışını kesiyor boğazından kayıkçılarla
Kâhya Yahya
kara belası olsan da sabahın
uzayıp gider sevdamız denizde

kaç kat gece Ocak ayının 28`i
`Kan Konuşmaz`
'Ne bir vapur dumanı, ne bir yelken.'
kaç kat küçük Bandırma Vapurundan
gökyüzünün yıldızlarını taşır
Değirmendere’de tek taka
deniz Güneşe karışırken
hırçınlaşır daha da

sessiz geliyordu
topal balığın bıçaklı kahyası
ekmek denizinin haraççısı
parlıyordu sinsinin hilal hançeri
kıvrım kıvrım yılandı motorun hırıltısıyla
Yahya Kahya

hamlacı
yanlış bu hamlacı
küreğin aldığı yol denize değil
bıçağını tuttuğun devir
karanlığa giden dipsiz
derin saltanat tacı
Güneş’i kamaştıran
takımyıldızı kolları arasında
on beş can parlıyor bizden
İçinde onca acı

seksen sekiz yıldızın Kartalı Ethem Nejat
Avcı yıldızım Kâzım Ali
proleter bilincin oklarını atar yayından
sevdası nasıldır kim bilir
öpmüş müdür
aşkının
terindeki ak pınarından

Bahaeddin, Emin Şefik,
Lir ve Kuğu yıldızımız
denizden bir uğultu
Kuğu’nun sonsuz çığlığıdır bu
vurulurken eşi
lirin her teline değdikçe eğilir başı buğdayın
insanıma göklerden taşır Güneşi

Cemil Nazmim Yay yıldızıdır Güneş’in kaşlarında
silinir sürmesi siminin
bakamaz yeryüzüne elindeki ayla
her ışığı darmadağın
4,5 milyarlık ihtiyarın
oğul hüznü vardır altın başında

Kâzım Hulusi, Halitoğlu Mehmet, İsmail Hakkı
Şimal Yıldızım kayıyor ellerimden

şaşkın denizciyim
bulamıyorum
geceden sabaha çıkmıyor yolum
çobanlar kayboldu dağlarımda

gece
pencereleri yutan bir gece
sinsice durdular
sabahı yüreğinden vurdular
emperyalizme karşı savaş kaçkını bir topalın
deyneği Kahya Yahya ey!
yudukça kirlenen hançerin suya değdi
haraççı
fesatçı
uçurumlardan denize atttığın
vicdanın
taşınmayacak kadar
berbattı

Hayreddin, Mehmet Ali, İsmail Hakkı,
Maksut, Mustafaoğlu Mehmet ve Çitoğlu Nazmi İsmail,
On beş takımyıldızına değdi Güneş
hayat verdiği dünyanın
içinde taht kurmuş hainlikten
utanır arlanır
büzülür içindeki ateş

Güneş’in canı demir
devrilir
bu devrilişin
...........bütün tarihî
................... sosyal
.................. ekonomik
şartlarını taşır Güneş’in on beşi
zamanın yüreğinden akar bir ıstırap şarkısı
büyük ölüler büyük ölüler
küçülmüşlerin elinden
büyük ölürler

dirilir yeniden yürekleri ateşinde
sanmayın bir mezar taşıdır Güneş
bir annedir yıldız büyür içinde

bir şehrin varoşunda çürür ağaçlar
sahibinden daha ağıtlı
topal bir zekanın peşinde
yorgun ve hasta aksırıyor
aksıyor hamallar
koca bir halk olup kaldırımlardan
sürünerek

sokakta kirli bir kedi gibi açlıkla
sürtünüyor çöp atıklarına
kaderini çevirenlere
büzülür utançlı bahçedeki gül

Güneş sadece sabah doğar sanmayın
kanarken Güneş cevherleri
her akşam erir alev yeryüzüne
casus uydular,
uzay yolcuları
boru hatları,
göçmen kuşları
ah! kıyamadığım göçmen kuşları
işgalci uçaklar
işbirlikçi topallar
sefer var yer yüzüne on beş milyon çoğalarak
patlıyor güneş

Güneş’in yürek ateşinden
kaynamalı diyor sabahın ışığı Suphi
parlamalı iş isteyen bilek
tencereler dolmalı
............. aşa hasret yaşlıya
bitmez
bitmeyecek bu dilek

Güneş’ten geliyorum ateştendir gemiler

saatte 70 000 km hızla
dönüyordu sevinçten ekseninde
sarılıp aya
dağların yücesi gördü gemileri
tan yanıyordu
serdi denizden ipek halıyı dünya

akar gama ışını göğsünden güneşin
emer üşümüş Karadeniz yalnızlığı
çırpınıyordu on beş kez göğe
bir o kadar yere inerek

dizildi seksen sekiz takım yıldızı
duyuyoruz
tan vakti başladı sefer
Güneş’in füzyonunda kızıl kırmızı
büyüdü bir çocuğun içinde tohum
geliyor halk halk
...............Suphi’si sabahın
bir çocuğun çığlığına koşarak
................ bağrı kanlı
alevlendikçe Güneş Fırtınasıyla
uzaya hükmeden Güneş’le yürüyor

sanma güneş sadece sabah doğar
uzanır güneş rüzgarı akıntısı kanayarak sulara
Güneş yarasında parıltı
gider kutup tanına,
biter bomba uçuşları
haberleşme
yakar suni uyduların devrelerini
sızı var
Güneş’ın ışımasında
............sızı var

Sait Açıkgöz
Kayıt Tarihi : 14.5.2009 22:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Âşık Çağlari Muammer Çalar
    Âşık Çağlari Muammer Çalar

    Destansı harika bir eser cesur yüreğinize ve kaleminize saygılar

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Hikmet Esen
    Hüseyin Hikmet Esen

    Yürekli ve destansı bir anlatım..
    Dönemi ve gerçeklerini asla göz ardı etmeden irdelemekte yarar var.. Ama bu şiirin destansı güzelliğini de alkışlamak lazım doğrusu, kutlarım.

    Cevap Yaz
  • Sultan Arı
    Sultan Arı

    ...olayları geçtiği süreçte ve koşulda irdelemek gerekir ...milli mücadeleden henüz çıkmış bir ulusa komin bir rejimin dikte ettirilmesi kazanılan onca başarının bi anda fiyaskoyla sonuçlanması demekti...lider;daima ileriyi görendir...

    şiir çok gerçekçi...geçmişe ışık tutan bir destan... yürekli kalemi kutlarım...saygılar...










    Cevap Yaz
  • Nurcan Usta Diriker
    Nurcan Usta Diriker

    güneş..
    hem var edici hem gün gelecek yok edecek..güneşle varız onunla yok olacağız.

    Cevap Yaz
  • Mehtap Altan
    Mehtap Altan

    sanma güneş sadece sabah doğar
    uzanır güneş rüzgarı akıntısı kanayarak sulara
    Güneş yarasında parıltı
    gider kutup tanına,
    biter bomba uçuşları
    haberleşme
    yakar suni uyduların devrelerini
    sızı var
    Güneş’ın ışımasında
    ............sızı var


    GÜNEŞİN IŞIMASINDA SIZI VAR....

    BU DİZELER BENİ GÖTÜRDÜ YÜREĞİMİN GİDEMEDİĞİM YERLERİNE....:(

    ÇOK GÜZELDİ....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (28)

Sait Açıkgöz