Ölüm bir derin tutku hayallerin önünde
Saklandığım yerleri yarasalar kuşatmış
Hayallerim karardı güneşin yandığı günde
Hırçın akan zamanlar önüne ömür katmış
Sormadım sorulmuyor yol ne zaman tükenir
Hicrana gömülürken vuslatı unutmuşum
Esiri olduğum şu hoş aleme ne denir
Benim olan umudu muallakta tutmuşum
Dağdan inen volkanlar içinde saklar beni
Ateşten mahzenlerde saklanırım çaresiz
Gözüm gönlümden bîzar örseler yoklar beni
Esrarı bitkin gece gün gönlüne koyar iz
Gelen sıra benimdir yokuşa giden yolda
Bir gamlı mendil mi yok göz yaşını silecek
Son sızılı yaprakta kırk kıvrım durur dalda
An gelip bir rüzgarla öz yurduna inecek
Giderim yol vaktidir bundan sonrası akşam
Dağları saran yollar düze inmez bilirim
Sana kalan bir şiir onunda özünde gam
Gittiğim gam yurduna gam elinden gelirim
Kayıt Tarihi : 31.7.2009 21:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirdeki imgeler gerçekten çok güzel. Ölümüm derin bir tutkuya dönüşmesi, hayâllerin omza yüklemiş olduğu gamdan ötürü olsa gerek. Nasıl bir hayâl ki ölümü tutku hâline getirebiliyor.
Gerçi ilk kıtanın ikinci mısraında neden ölümün tutku olduğuna dair ipucu hemen ilk mısraın sonunda gelerek fazla düşünmeye gerek bırakmıyor. İlk kıtanın 3. mısraı bir hece fazla.
Ölümün bir tutku haline dönüştüren şiirin devamında konunun temasına uygun dizlerin varlığı şiirde bir bütünlük arz ediyor. Çilesi, gamı, kederi, elemi o kadar çoktur ki; “vuslat ne zaman?” sorusunu şair kendine sormaya vakit bulamamış.
“Esiri olduğum şu hoş âlem ne denir?” mısraında âlem kelimesi “Benim olan umudu muallakta tutmuşum” dizesinde olduğu gibi muallakta kalmış. Acaba burada esiri olduğu âlemden kastedilen gam ve keder ile yüklü iç âleme dönüş mü? O zaman hoş olması şâirin kendi elem ve kederini sevmesi midir?
Muallâkta olduğu için burasını anlamak zor olsa gerek.
İç âlemini dağdan fışkıran volkanda betimleyerek onun içinde saklaması, şairin iç aleminde yaşadığı acı ve elemi ele vermektedir. Ateşten mahzenlerde saklanması da hakeza… “Gözüm gönlümde bizar örseler yoklar beni” dizesindeki anlam bulanıklığı anlamayı zorlaştırsa da şâirin buradaki “yoklar” fiilini “Gözün gönlünü örseleyerek, dayanaklılığını yoklaması olarak algılamak daha yerinde olacak. Hani deriz ya “Güya benim fikrimi yokluyor!” gibisinden. “An gelip bir rüzgârla öz yurduna inecek” mısraında güzel bir açık istiare örneği vardır. “Rüzgâr” burada ölüm, öz yurt ise uhrevi âlem mânâsında kullanılmıştır. Tabii şiir paylaşıldıktan sonra artık bizim olmuştur. Şâirin kastetmiş olduğu mânâ yüklemiş olduğu anlam bundan farklı olabilir. Ancak her söz benim anladığım kadar bana anlatılmıştır.
Ancak şiirin son bendinde bu anlam ile örtüşmeyen dizler var. Belki de şâire göre gidilen yer de gam yurdudur. Bu peşinen azabı kabullenme midir acaba?
Şiirin ilk bendi 3. bentte olduğu gibi aktarılmış. Bazı tekrir sanatına girmeyen söz tekrarları saklandığım, saklanırım, saklar gibi kelimeler var. Bu tekrarlar şiire zayıflık katmış. Bu şiirin 5. bendinin 2. ve 4. dizlerinde uyak sorunu var. –sil-ecek, -in-ecek, kelimeleri görüldüğü gibi değişik seslerden teşekkül ediyor. Burada revi sesi belli değil. Sadece –l, ile –n ses benzerliği var. –ecek, acak ekleri gelecek zaman ekleri olup, aynı görevde oldukları için rediftirler.
Ancak özü itibari ile çok güzel, alegorik bir şiir.
Tebrikler, teşekkürler.
gün'ün yandığı günde..
1. dörtlük tekrara düşmüş ayrıca..
nazarlık.
esselam.
Dağları saran yollar düze inmez bilirim
Sana kalan bir şiir onunda özünde gam
Gittiğim gam yurduna gam elinden gelirim
erbabına selam olsun tam puan muhabbetle
yüreğinle yaşa şairim...yüreğinle...
saygılarımla...
kızıl deli...
TÜM YORUMLAR (27)