...
gözler açılır ağır gelen başlangıçta ya da hafif
fırtınalı ve genç, diri ve dolgun göğün altında
akar ağırca dolanır bütün çevreleri
dolanır ve sararak bakışları arkasından, geleni gideni onarmadan
sığındığı koyu. gözlerin renkli taşlardan, zümrüt ve altın.
saydamlık heceler dolgun isimlerini nesnelerin
zamanın altında toz, ağır su
ve hafif doğan güneş aralarından yükselerek
çepeçevre sezerek doğudan ve batıdan
alevlenerek. Eski şarkılarda ormanın taşlarını
fısıldayan çalıdaki kuşlar, meyve arayan
bitimsiz gölgeler
eğilen başlar
açılan yüzler
kımıltısız rüzgârda
kıvrımları genişleyen zincirler
geceleyin yalımlı çukurlarına yatarlar
ve anlaşılmayan dizeleri gösterirler yaşam sunağından
...
halklar ve sürüler geçiyor sığ yerinde bir nehrin
zamanı umursamayan taşlar arasında ve gece
halklar ve arkası olmayan bir öykü söyleyerek,
kini, öfkeyi, şu dumanı sürükleyerek dağılan sürüler
sırtlarındaki hançerle beslenen tepeler
ağır adımlar, yüksek boşluklar, yalancı kabuklar
yağmurla başlayan çatlak sesleri ve kıvrılarak
yükselip düşen şu dudaklar
verebilir mi bir ağıt gerçek annemize
ve babamıza sorabilir miyiz acılı yüzünü onun
çanaklarda artık kalmış ömür çemberi
kaplanmış taşları?
göğün kapaklarını
bilinen kıvrımları
köklerimizi ve mavi olmayan gökyüzünü ve denizi
anlayabilir miyiz fısıldasa taşlar kulağımıza?
Kayıt Tarihi : 3.12.2002 15:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
il olarak yolcu isimli yahoo grubuna gönderilmiştir. yolcu şiir grubu daha sonra dağılmıştır. bir düşünceyi barındıran bir kişiye bilgi mahiyetli yazılmış bir açıklamadır. doğaçlama olarak yazılmış sadece imla hataları düzeltilmiştir. 2001 Temmuz
TÜM YORUMLAR (1)