Güneşin Gölgesindeki Sen Yalnızlığıdır B ...

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Güneşin Gölgesindeki Sen Yalnızlığıdır Bu Sensizlikte Başıboş Kalışım.

Biz kendimize yazdığımız bir efsanenin içinden çıktık, yaralandık, hüzünlendik, ağladık, ayrılık şarkıları yazdık, dinledik, sonunda kendi sonumuzu da yazdık, efsane bitti, şimdilerde yaşama tutunma zamanları...

Belki yeni yeni aşklara özendik, belki de o aşkın içinde kaldık ama yaralarımız hep kabuklarını söktürdü bir yerlerde...

Belki de sevmelere yeni yeni kapılar açılacak, belki de küskünlüğümüzün nazı kendimizde kalacak, belki de geleceğe hep özlem duyacağız, geçmişin naralarından kurtularak, ama bir gün, evet bir gün sen de anlayacaksın beni...

Belki sende özleyeceksin o günlerdeki nefesleri, belki sen de diğerleri gibi basıp keseceksin geçmişin gölgelerini ama unutamayacağın sessiz sesler kalacak sadece geride...

Ruhlarından ayrışmış yazılar kalacak sayfalarda, ama inan bir gün birileri çıkacak o ruhu uçmuş kelimeleri inleterek feryada dönüştürecek...

İşte o zaman bir kez daha sızlayacak için, kelimelerin gölgesi çarpacak ayaklarına, sessiz kalacak cümleler, sadece varlıklarımızın gölge savaşlarını göreceksin ki işte o an bir kez daha sızlayacak içinde biryerler...

Ben sevdim, haykırmakla bitmeyen bir ses bu, sadece pişmanlıkları örtüyorum, sadece acılarımı siliyorum yavaş yavaş, sen varlığımdan kurtulacağım takvim tarihini bile işaretleyemeden...

Sevgiden çoğalan günlere beraber ulaştık, sevgide azalan zamanları yaşadık, kendimizi kendimizden sakındık derken de ençok üzülen biz olduk, sevginin altı üstü neresiydi bir türlü bilemedik, hep dağıldık zamanlarda...

Güneşin gölgesindeki sen yalnızlığıdır bu sensizlikte başıboş kalışım...

Yalnızlaşmış düşüncelerimi gömmek istediğim çukurlar arayışım...
Belki kör bir karanlık düşünceleri bunlar, ayaklarımı bukağılayan...
Sürüklenen bir beden bu, belki biraz coşku, belki de kahır zamanlara kucak açmış bir ruh fedaisi...
Bir düşünce girdabı bu, bazen sözler gömülür bazen de düşünceler, oysa onlar ruhumuzdan sökülenlerdir bedenle sürüklendirdiğimiz...
Yakışanı vardır bir de kahredeni bu düşüncelerin, iste ayrıştırma zamanını gömmek düşüncesi zamanıdır belki de...

En beteri kararsızlıkla yorulmuş bedeni sürüklemek, ne düşünceyi, ne de bedeni, sil baştan yaşatamazsın içinle birlik…
Belki de bir yalvarış bu, bedenin isyanıyla çökmelere isyan, belki de bir korku çıkmazı...
Neden hep korkarız bu çıkmazlarda da sevdiğimizin adını kazırız renk renk duvarlara...
Boş uğraşı bunlar bedenin değiştiremediği düşünceleri ile, belki de yazgıya eğiliş, kabulleniş belki de zorluklardan ürkmeye...

Bir tek cümleydi aslında sevgiliye söylenip de dönülemeyen, seni ben de çok sevdim
derken…
Oysa yılmıyorum, korkmuyorum demek isterdim sevgi seni ben de sevdim diyerek, meydan okumak isterdim ruhuma...
Zor be can zor, hem de çok zor, sevdim seni demekle sevmek seni çok zor be can belki biraz acınmak, belki de biraz, yaşanmamışlığa saymak…
Şu an düşsel bir fırtınadayım, kolum kırık, düşüncelerim dağınık, seninle olmak kadar sensizlik de bozuyor savruluşlarımı...

Yakarışlarım sadece sana, beni boşver, bu kulpsuz bir kazan, bu yaşamı devirmek de var, ama senli kalmak bir mecburiyet, bu da tek tarafı kulplu kazan, yanmak da kader...
Beni boş ver can, boş ver beni, ben yalnızlığın saltanatını sürüyorum, sen de göreceksin bu saltanatım fazla sürmez ben de yıkılırım...

Susarak sen olduktan sonra, bana kalan kahır zamanlarını omuzlarımda taşımak bayağı zormuş be can... Beni boşver unutulmazlığına bir çare bari olsun be can…
Kırılgan ışık demetlerinin ardındaki karanlıkta kalmak ne demek sen bilmez misin be can…

Balık ölülerinin kumsala vuruluşları gibi sürüklendik biz de hayatın sonuna doğru, sadece şaşkın bakışlarımız kaldı donmuş yüzlerimizle geride...
Bir kendimize bir de sevdiğimize güvenimiz vardı bu sürülüşten yok oluşa doğru uzanışta...
Efelenirdik iç dünyamızda sözümüzün doğruluğu, sevmelerimizin dürüstlüğüyle...
Yalancı tahterevallilerle bir aşağı, bir yukarı çektiler bizi, sahte gülüşlerle...
Biliyorlardı gülmelerimizi unutabileceğimizi ki bastıkça bastılar yalancı kahkahaları yüzümüze karşı...
Onlar yalancı sevgilerin yalancı kahramanlarıydılar, ağladığımıza güldüler, gülmelerimize de sinsi güldüler...

Aşka dair bir masal anlat bana... İstersen içinden beni çıkar, sadece sen kahramanım olsun masaldaki...
Geç kalmış sevdaları hediye ettim sana saklım... Usundan silme beni, sakla, nerede sevgiye dair bir cümle varsa geç kalmış aşklara ait, işte onların içine al beni...

Haram yollar bunlar...
Bakışların ters düştüğü yollara serpiştirilen düşünceler... Her an gece karanlığı ve bir girdap... Bir Obruk çukurundayım sanki...
Bir omuz yükü oldun bende ki bıkmayasıya hâlâ taşıyorum...

Geçmişimdeki kendimi af ediyorum, senlilikle geçen acılarımla yaşarken, sensizlikteki kendimden korkardım, şimdilerde sensizlik bir kervan sonu ardında kalan talan olmuş meydanlar sanki, işte bu talanlıktaki kendime sahip çıkmak istiyorum...
Geceleri çıkar yalnızlık bulutları isyan etmiş ruhlara doğru salınır ki, bir daha debelensin ister bedenin, boşluk sesleri ile... Söylenmemiş cümleleri sıralar saklısına doğru içindeki boşlukla...

Ne kelimem kaldı gömülecek, ne de düşüncem, hepsini armağan ettim sana, ki sen de biraz acılan, beni de bir kenara koy gitsin, hiç yaşamamışık say, hiç de mutlu olmamışım say, bırak bu beden en azından tek başına çürüsün, bari buna iznin olsun…
Sevmelerime yasak getirdin, ismini söylemelerimi yasaklar defterine yazdın, sevdim demelerimi terk ettirdin, bir avuç yaşama kurban ettin beni, sunaklara kanım aktı ses etmedim, yakarışlarımı gölgelere savurdum umursamadın, koyver artık özgürlüğümü ne olur…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 10.4.2011 15:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan

    evet bir sevgin ardından hülasa edilen düşler. unutulurmu acap yoksa zaman acıyı hafifletir giden yada kalan acı çekse ne olacak dönüş olmadıktan sonra. kaleme sağlık. sitemli bir yazıydı.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Yılmaz 4