Baktıkça yanıyorum, baktıkça sol yanım acıyor. Sizin çarıksız ayaklarınız acımıyor mu; ?
Sizi anlayan bir ben mi vardım da yaşadım gözyaşlarınızı… Birde anlayan altınızdaki merkebiniz mi var?
Anlamasınlar be güneşin çocukları. Bırakın Alper Beyler dolaşsınlar büyük marketlerde siz yanmayın emi…
Üstünüzde olmayan elbiselerinizde yanmasın. Ben dua ederim size ben nebiyle ıtırımıza bestekâr eylerim sizi…
Şimdi gelin yamacıma da anlatın güneşin çocukları; toprağa olan sevdanızı anlatın başta ve yüreğin yangınlardayken nasıl yanmadığınızı anlatın bana.
Bakın yüreğim paramparça ve yüreğim yollarda kör evliya.
Siz yaptınız ben yapamadım… Siz yaşadınız ben yaşayamadım. Nebiyi en çok anlayacak olan siz değimliydiniz oysaki. Onu en çok o gibi dünyada mahrum olanlar anlardı… Sahi anladınız mı onu. Sahi hiç anlattılar mı onu size. Hani şu 2 cihan serverini…
Anlarsınız siz… Güneşe bile meydan okursunuz kamerlerime kalır kekememlğiniz. Bakın güneş bile gülümsüyor yüzünüze, bakın siz basıyorsunuz diye toprak şiirler diziyor güneşe…
Kaç defa yandınız güneşin çocukları o ateşte, kaç defa yaktı sizi ağustosun narı. Duyun dağların sesini başınızı sağa çevirin bakın orda Mardin dağı. Bakın canınız yanı başınızda. Mezopotamya güller büyütüyormuş size öyle duydum dicleden, Diyarbakırın rüzgârı size umut besliyormuş… Siz üzülmeyesiniz diye Burdurdaki muhacir size her gece dua güvercinleri uçuruyormuş. Nebi versin bunun haberini. Hani Taifte ayakkabısı kanlara bulanan gül peygamber… Hani bayramda yetim çocukları giydiren Fatımanın aziz babası… Ben sizi anlayamam güneşin çocukları ben merhem olamam yaralarınıza ben anlatamam hikâyenizi… Benim derdim bir çift ayakkabı almak diilki. Benim derdim size güneşleri almak semanın bağrından…
Sahi güneşin çocukları cebinizde sakladığınız güneşi emanet edermiyidiniz bu siz gibi sancılıya… Çok şey değil toprak kadar kimsesizim ya ondan bu denli inleyişim… Hadi be güneşin çocukları, Kameri teslim edin yarına bana da hülyaları verin… Arka cebime umudumu sıkıştırmayı unutmayın.
Yapmak zor değilmiş oysaki. Oysaki hayal kurmak sancılı değilmiş. Benim sancım toprağa değil dağlara da anlatamam çığlıklarımı şimdi size… Beni ancak ben gibi mecnunlar anlar… Anlamak zor değilmiş güneşin çocukları… Yıldızları saçlara taç yapmak zor değilmiş anladım… Güneşe sevdalı olmak ben gibi ziyası sönüklere nasip değilmiş kavradım… Size veriyor nebi bu mirası. Bu mirası omzu taşın altındakiler taşırmış ancak… Gerçek aslanları aslan yavruları anlarmış. Korku yok size, endişe nedir girmesin sözlüğünüze, cesaretsizlik uğramsın bacanıza… Sobanız tütmesin yeisle… Asrın sahibi altın nesil sizsiniz ancak. Altın nesle şiir yazmak ne haddime… Ve ne hadime güneşin yavrularına yıldızlardan bahsetmek... Hadi güneşin çocukları… sahabi gibi olun… Bakın onlar hala bu asrı güneş gibi aydınlatıyorlar… Tıpkı Nebi gibi… Hani şu Aminenin yetimi… Rabbinin habibi…
Haber aldım güneşin çocukları sizi beklemekteymiş aziz peygamber Cafer-i Tayyarın yetiminin başını okşayan nebi var ya hani sizi çok seven…
Ayakkabılarınız yok ya her birinize asrı saadetten ayakkabı getirecekmiş… Hani yok ya uçurtmanız cennetten uçurtma uçuracakmışsınız… Kalkın ve gidin güneşin çocukları nebinin yanına, Rafi bin hadicin yanına varın hani uhuddaki çocuk… Umeyrimin yanına gidin şu bedirdeki yiğit evlat... Onlara Dilbeste olun ve onlara anlatın bizi olur mu? Güneşe bizim de sevdalı olduğumuzu. Onlar görüyor ya birde siz şahit olun… Ve güneşin çocukları güneşe anlatın arkasında siz gibi ne kadar çocuk olduğunu… Şimdi merkeplere değil küheylanlarla güneşe doğru uçun
Haydi çocuklar… Bir kez daha güneşin çocukları olun…
Kayıt Tarihi : 6.5.2015 14:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!