Güneşin Bulunduğu Saatlerde Saklanan Yet ...

Mustafa Uslu
28

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Güneşin Bulunduğu Saatlerde Saklanan Yetime; Vapurlara Martı Atmak Yasak, Dedi Aydede... / M.Mustafa USLU

Güneşin Bulunduğu Saatlerde Saklanan Yetime; Vapurlara Martı Atmak Yasak, Dedi Aydede

Hep torunsever ellerineydi erinliğim, hep
kent kent gezintilere çıkılsa da adam sıfatında
alacalığı yüklenip savulmak gereğiydi bu sayrılıklardan:

bir avı boynundan yakalamışçasına sıktıkça dişlerimi
geceler inatlaşandı, çığırtkandı özenle tımarladığım aklımla
ağız dolusu uykulara yastığımda kan.. cinayetler işlerken bedenimde
kızıla duranımdı, yatandı üzümler ve tutanaklarıma şarap döken kolluklar
un serperken unutulmamasını düşendi: midesinin asit salgıladığını sabahlarımın

memleket entarisinin cebinde çok kere
bildik buhranlar ihtilâl devriyesiydi şakaklarımda;
sorgulanmalar başlardı sokak kandillerine, sonra sırnaşmalar:

yol almak nasıl bir direnişti ayaklarıma
neden duvarlara duyuramayandım tufanlarımı
- yanı başında durur da işitemeyendi ferini gözlerimin -
ve koca bir kilit vurandım ağzıma.. ki suskunluktan mıydı kimyası
kifayetsiz hoyratlığı hiç geçmeyen miydi sicil kaydıma.. kalbe delirmişliğimin?

Hep torunsever ellerineydi erinliğim, hep
görebildiğim kadar yaşam, tadabildiğim orantısıyla yakışmayandı bir
oturmayandı üstüme, sıkandı ayaklarımı.. ikide bir de kör olaydım iskeletime:

imlasız konulan noktalardan koyunları dar
aynı dekorda kurulandı dünyalar.. dildinime hükümsüz
sözleri palansız kuşanıp inadına düş, yollarla; dalgınlık, çöl çöl
dumansı çekendi ciğerlerine dumansız beni; hızlı yaşadım diye yazılır
her jurnale iki adımla bir geri kalır: tütün tütün yalan der geçer, gidendim yalan

düş düşünce, çatırtısındaydı kafatasım
- hemhâl olanda döküntü vaktini yakalamak ne güç -
akrep-yelkovan kumpasında işlerse de zaman; nasırlanandı omuzlarım:

aşklara dair eylem yüklü vagonlarla art ardaydı istasyonlar
sorgu odasında kimliklerin ve kördüğümle gelirdi gözleri yalnızlığın
göz bebekleri uzaktı benden; tutulup, görküm olurdu doğumu rüzgarların
ebeleriyle dalında saklıydı ağaçların da, yine tutar terlemeksiz sıvışırdı fanilam
kan kırmızıyı çalardı sararan beyazlayan karanfil.. kitapların, defterlerin arasındandı
çiçek kurusu, biraz kabuklu yenmiş yara; onlarla renklendirilmemenin üstü kalandı bana.

Nefes darlığında konan boğmaca nefretim
yanağımda hüznüm, koynumda saklım ve tüm hizalar
dağınık ücralarındandı aklımın.. bakılsa göğe çakılandı gözler:

oysa buseler gönderendi uzak gök
uykuları koğuşturan işgüzarlığınaydı toprağın
günlerin hışırtısına bölünmüş uyanmanın çilingirleri
nasıl da heveslenirdi uçmaklara: ne saydam ne çizgiliydi tenlerde
bense, yetimsem; ensemden yukarımdı.. kapatırdı gömleğimin yakası
uçsam da olası gelmeseydi; intiharın kanat sesleri de yoksanandı yükseklerde.

Bildimdi; içlerinde dantelli umutlarla ve şaraplarla
- cesaret edişleri dilenci, avuçları yakarı, gökteki ev sahiplerindendi -
insandı ölüm mateminin çığırtmacı.. bilendi onlar, ayak seslerindendi bana vuranı:

fırsatçı düşlerde onlardı kumpanya dolusu sözcükler boca eden
sayfaların küfünden, patentsiz işlenendi pasaklı tenimde kavramları
yolcu kentlerinin metruk aşkları, yokluğun saçını tarayandı aynalarımda
tepecikler diken, iskele kuran, hedeflerine tayinim henüz alkışlanmadan onlardı:
boğazlarda yüzebilecekken bir alay sefasından geçen, gemiler tercih ettirendi benden
dünya yuvarlağında birkaç karelik yaşamları boğarken yaramı.. bir pencere pervazıydı yoranı.

Fasiküllerimde yığın yığındı komedya, buzlar da sıcaklık verirdi; tinimdi üşümekten de yanan
bendim, yetimdim; güneşin bulunduğu saatlerde saklanandım.. vapurlara martı atan
hep torunsever ellerindeydi erinliğim; aydedenin yasaklısından.

Mustafa Uslu
Kayıt Tarihi : 6.4.2008 14:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Melek Ayaz
    Melek Ayaz

    kendimi bir tiyatro salonunda, drama oyunu seyrederken hissettim satırları okurken...harikaydı..10
    melek ayaz

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Uslu