Sen, aşk şehirlerinden daha güzelsin...
Yüzüne toprak döküldü
Üstün başın toz içinde
Kanıyor dizlerin, ellerin yaralı
Kalbinde ayrılık acısı
Ne sevdaları gömdün içine,
Ne umutları, ne acıları...
Dışarı mı taşıyor içinde tuttukların?
Sesin kısıldı ağlamaktan...
Kaç sandal ayrıldı limanından?
Kaç baba "gururdur" dedi, ağlamadı,
Gösteremedi sevgisini evladına?
Anneler emziremedi yavrularını
Tuzlu su içti bebekler, minik dudakları çatladı,
Karaya vurdular.
Ayrılık şarkısı söyledi sahiller,
Eğlenirken hısımların plajlarda...
Sil gözyaşını.
Sindiremez seni bombalar,
Toprağını kirletemez postallar.
Ölmeyeceksin...
Garbı aydınlatan, senden yükselen ateş değil mi?
Korkma, üzülme
Sen tarihsin...
Göğsünde taşırsın binlerce çekirdeği
Vakti gelince hepsi filiz açar,
Yeşerir göğsün, sulanır göz çukurların...
Sen ruhsun, esir olamazsın...
Birgün torunların dönecek sana.
Dönecek değirmenlerin
Parklardan, bağrından kopup yükselen,
Sevinçler, mutluluklar çınlayacak.
Sana dönecek garbın gözleri
Ellerin öpülecek
Sen, sana kalacaksın
Hür, güçlü, vakûr...
Sen bir öğretmensin
Sende kalbimiz.
Yürüyeceksin,
Ufka doğru,
Huzura doğru,
Vusûla doğru...
Şimdi bekle,
Sabır ve dua ile...
Kayıt Tarihi : 8.12.2021 00:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!