Sen daha yere düşmemiş yağmur damlası nasıl düştün bu gönle ki ;dışı elmas ,içi kömür karası
İnci tanelerinden saçları örülmüş bir buğday başağısın seni gören der;tabiatın anası
Beni sen de öldür dedin ‘gücüm yetmez tek düşmanım sen değilsin yok edemem seni var eden yağmuru ,bulutu …
Ey !ateş yakamayan çakmak taşı hadi tutuştur yok et yapabilirsen bu aşkı
Lakin zor yok edemezsin, sevgilisi güneş ona Gülümser gülümsemez tüm ovaları altın rengi yapan bu cennet tohumu belasını
Ağaca konan bülbülller , kuşlar tüm halıkel alemin için abı hayat suyusun.
Kanma yağmura inci tanem ! Çok sevdim der sarar seni çürütür ;aşık olma güneşe yakar seni başağını öne eğdirir.
Can verme artık doğaya insana seni harmanda ezer öğütür .
Ah ! rüzgarda serseri gibi savrulan Başak bir tek toprağına yabancısın tadın toprağa bir tutam sarı ; kokun sarı çiçeklerden sessiz; hışırdayan başakların uyuyan ,senin için var olan topraklara bir yılan korkusu …
Neylersin sen yaşayınca ben oldum cansız toprak : sen hep yağmuruna bulutuna aşık , gözü yukarda sevimli aptal bir başak !
Kayıt Tarihi : 15.5.2024 18:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Güneşe aşılı buğday başağı
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!