GÜNEŞE SARILMAk... Şiiri - Halenur Kor

Halenur Kor
729

ŞİİR


44

TAKİPÇİ

GÜNEŞE SARILMAk...

Ruhumun lâbirentlerinde geziyorum… Karanlık, çıkmaz, gölgeli yollar…
Tüm gücümle bağırarak elemli şarkılar söylüyorum sessiz çığlıklarımla.
Öyle hüzünlü ki, kendime ağlıyorum…
Lâhite gömülmüş bir kadınım, yanımda su tasım; kalemim…
Süslemişler lâhitin dış duvarlarını kabartmalarla.
İçerden gözlüyorum bu kabartılı süsleri.
Lâhitimin avlusu geniş değil. Ne kadar büyük olabilir ki…
Ama ben o kadar küçülmüşüm ki, koca bahçelerde gezer gibiyim…
Karanlıkta görüyor gözlerim.
Uzun bir yolda yürürken seyrediyorum kendimi…
Adımlarım sessiz ve yumuşak, ayak seslerimi duyan yok…
Koyu gölgeli büyük ağaçların altında salınan, acı ezgiler söyleyen, gözleri yaşlı,
Saçları omuzlarından yerlere uzanmış bu kadın benim…
Ne kadar yaş döksem de dolmayacak gibi gözyaşı tasım…
Damlalar, içine düşmeden buharlaşıyor.
Bir gün ışığı sızmaz mı bu kasvetli bahçeye?
Hep çakıl mı olacak bu yollar?
Üstümdeki elbise terden sırılsıklam.
Oysa ne koşabiliyorum, ne havalanabiliyorum kuş misali…
Görünmez zincirlerle bağlı ayaklarım. Bu yüzden küçük adımlarım.
Sesimi duyan yalnızca benim. Hüznüme ağlayan yine bir tek ben…
Kulaklarımda yankılanıyor acı ezgiler,
Bu taş duvarlar arasında dönüp duruyorum biteviye terden sırılsıklam,
Nasıl olur, buz gibiyken mahzenim?
Soğuk ve donuk bakışlar hissediyorum üstümde dört yandan…
Renk renk çivilenmiş gözler, tamamen griyken her şey…
İçimde birikmiş karanlık korkutuyor beni.
Senelerce birikmiş bir karanlık…
Umut lâmbalarımın gittikçe kısalmış fitilleri,
Nasıl da parıldardı eskiden…
Düşüncelerimde, hayâllerimde açardım sonuna kadar fitilini…
Rüya gibi aydınlanırdı dünyam.
Onlarda gittikçe kaybetti gözlerim gibi ferlerini…
Yüreğimin ipek kanatları vardı benim…
Usulca süzülürdüm bulutlara…
Engin denizlerim vardı, masmavi…
Uzanırdım ufuklara…
Öyle ulu idi ki gönül bahçemdeki ağaçlar,
Tırmanırdım çocuklar gibi gün boyu…
Kim kırdı dallarımı?
Kurutan kim denizlerimi?
Yüreğimdeki kasvet niye?

Çatlasa bu taş duvarlar, yarılsa, içimdeki yoksunluktan…
Uzansa incecik bir ışık!
Sıcak ve sarı…
Tutunsam titrek parmaklarımla, huzur bahçelerine çeken bir ip gibi…
Çeksem kendimi tüm gücümle, birden kamaşsa gözüm…
Aralasam duvarları, incelsem, ezilsem sığmak için, çıkmak için bu lahitten…
Uzanan ışığa bağlayıp saçlarımı, var gücümle çeksem güneşe doğru bedenimi.
Tükenmese gücüm, kaymasa ellerim, düşmesem,
Kurtulmasa ellerim bu ışıklı ipten…
………
Nasıl da aydınlandı birden her yer…
Yorgun ve bitap gözlerim alışmaya çalışıyor gün ışığına.
Gözlerimi açamıyorum, her yer öyle parlak ki…
Yavaş yavaş alıştı gözlerim aydınlığa…
Yüzüm gökyüzünde…
Dağılıyor ruhumdaki kasvet bulutları,
Bir noktadan dört bir yana kayıyor usul usul…
Masmavi bir dünya gülümsüyor,
Güneş öpüyor yüzümü…
Bin yıllık karanlığın rutubeti kuruyor saçlarımda…
Umutlar dolduruyor gözyaşlarımın dolduramadığı tasımı…
Griler renk değiştiriyor,
Gök kuşağının renkleri sarıyor elbiselerimi…
Dönüyorum durmadan deliler gibi…
Gök kuşağının renkleri dökülüyor yıldız yıldız…
Rengârenk bir bulutun içinde uçar gibi,
Kapatıp gözlerimi seyrediyorum kendimi…
Bu ışıl ışıl yüz, bu savrulan saçlarıyla gülümseyen ben miyim?
Nerede dudaklarımdaki acı ezgiler?
Bu kadın ben miyim?
Neydi böylesine kanatlandıran beni?
………
Anladım ki; dertlerle, acılarla, umutlarla, sevgilerle doğuyor insan.
Acı ve dertlere bürünerek soğuk ve karanlık bir lâhitte yaşamak da bizim elimizde,
Ya da sızan bir gün ışığıyla hayata tutunup, güzelliklere şükrederek,
Gülümseyerek, umutlara, mutluluğa bürünüp yaşamak da…
Huzuru istemek, bulmak, ona sıkıca sarılmak gerek…
Hayatın grilerini, karalarını gök kuşağının renklerinle boyamak gerek…
Her şeye rağmen hayata gülümseye bilmek gerek…
Mutlu olmayı bilmek, ve mutluluğu dağıtmak gerek…

Hüzün ve mutluluk da bulaşıcı,
İlâcı gülümsemek ve gülümsetebilmek…

Hâlenur Kor

1 Aralık 2014

Halenur Kor
Kayıt Tarihi : 2.12.2014 01:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu sabah uyanıp yeniden uykuya dalarken, kapalı gözlerimin önünde, sanki bir lâhitin kabartmalarını gördüm.Çeşitli insan figürleri adetâ hareket ediyordu. O anda bir şeyler yazmak geldi içimden. Kalemden kâğıda dökülenleri sizlerle paylaşmak istedim.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ünal Beşkese
    Ünal Beşkese

    Şiir, eski İngiliz ve Alman edebiyat klasiklerinde rastlanan puslu havaya benzetilerek başlamış ve uzun süre de, öyle devam etmiş. Neyse ki, sonlarda, şair bulup sarılmış güneşine ve dizelere de aksetmiş o aydınlık. 'Hüzün ve mutluluk da bulaşıcı, İlâcı gülümsemek ve gülümsetebilmek… ' demişsiniz Halenur hanım, Dilerim, siz hep mutlu olunuz. Çünkü, o mutluluğu paylaşmanız için ayrı bir gayret göstermeniz gerekmiyor. Daha önce okumuş olduğum şiirlerinizdeki çok beğendiğim özgür söylemlerinizden algılayabildiğim kadarıyla, siz zaten içten bir gülümseyişinizle, başka karanlıklara da ışık olabilir, onların güneşi olabilirsiniz. Zaten mutluluk, kaleminize daha çık yakışıyor, mutlu olmak ve o mutluluğu paylaşmak da size... Bu düşüncelerle kutluyorum sizi, sevgim ve saygımla efendim,
    Ünal Beşkese

    Cevap Yaz
  • Serhat Fidan
    Serhat Fidan

    çok güzel bir şiirdi okumak bana zevk verdi tekrar tekrar okuyacam bu şiriniz listeme alıyorum izninizle selam ve saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Nimet Öner
    Nimet Öner

    Senin Adın Aşktır Aşk

    Gece her zamankinden daha zifiri
    Ve dışarda derin bir sessizlik
    Yokluğun şimdi demli bir çay tadında
    Üşüyorum...

    Hadi sevgili, söyle!
    Tam şuanda ellerin üşüyor mu boşlukta,
    Arıyor mu gözlerin başka bir gözü,
    Takılıyor mu aklına çengelli sorular?
    Susma söyle!
    Haleti ruhiyen hangi güzergahta?

    Sahi yüreğin hala takılıyor mu bir martının ardına,
    Sesleniyor mu gökyüzüne çığlık çığlığa?
    Ellerin dokunuyor mu yıldızlara
    Devşiriyor mu kafasına göre?
    Nehirler akıyor mu yüreğinden,
    Dev dalgalar çarpıyor mu kıyısına?
    Aydınlığı taşıyor musun zifiri karanlığına.

    İçindeki çocuk direniyor mu büyümeye,
    Koşuşuyor mu gönül bahçende saçlari lüle lüle,
    Dağlardan meltem toplayıp dolduruyor mu nefesine,
    Ormanın koynuna dalıyor mu,
    Deriyor mu orman çiçeklerini kirpikleriyle,
    Uzanıp öpüyor mu menekşenin lacivert gozlerini dağın eteklerinde?
    Ağlıyor mu bulutta,üşüyor mu yağmura,
    Titriyor mu bedenin tepeden tirnağa,
    Med-cezir oluyor mu ruhunda yar denildiğinde?

    Hala batıyorsan ay ile ve doğuyorsan güneşle
    Senin adın aşktır aşk, baş kaldırırsın ölüme bile...
    Nimet Öner 28/02/2015



    Sevgili Kor,
    Şiirinizi bir gece yarısı bir kaç defa üstü üste okudum.Ve kızımı aradım ''okumanı istediğim bir kalem var,'' deyip isminizi zikrettim.Okudu ve bana döndü. Evet, hemfikirdik ikimizde ve vurulduk kaleminize... Sonra şiirinizden dizeler gönderdik birbirimize, her cümlenin altına harika- mükemmel yazarak .Daha sonra bu esere ''sıradan bir yorum olmaz,'' diye düşündüm. Bazen öyle eserler olurki; tebrik aciz kalır yanında ,açıkcası sizin çalışmanızda öyleydi .Şiirinize istinaden nacizane kabul buyurunuz!.. Yürek sesiniz hç susmasın kutluyorum kaleminizi...
    Sevgilerimle.


    Cevap Yaz
  • Ayşe Yarman Öztekin
    Ayşe Yarman Öztekin

    Hüzün ve mutluluk da bulaşıcı,
    İlâcı gülümsemek ve gülümsetebilmek…

    Zengin ve içten üslubuyla hoş anlar yaşatan yazınızı tebrik ederim
    Finaliyle de çok güzeldi.

    Cevap Yaz
  • Şükran Beşışık
    Şükran Beşışık

    Sevgili arkadaşım hüznü de yaşattın sevinci de.Gök kuşağının renkleri-gibi olsun hayatımız... inşallah mayıs yağmurları gibi güzellikler getirsin gözyaşımız. sevgiler...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Halenur Kor